Davetin Temel Özelliği

Seyyid Kutub

Davetin Temel Özelliği Gönderileri

Davetin Temel Özelliği kitaplarını, Davetin Temel Özelliği sözleri ve alıntılarını, Davetin Temel Özelliği yazarlarını, Davetin Temel Özelliği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslâm çağrısının metod özelliğinde birtakım hakikatlar vardır ki, davetçilerin bu konuda içtihada başvurmaları bile caiz değildir. Davetçilerin görevi, bu dinin temel gerçeklerini hiçbir şey gizlemeden ve ileri bir tarihe bırakmadan açıklamaktır. Bu gerçeklerin başındaysa, Allah (Subhanehu ve Tealâ)'dan başka hiçbir kimsenin ilahlık ve rablik hakkına sahip olmaması gerçeği gelmektedir. Bundan dolayı da: - Allah'tan başkasına bağlılık yoktur. - Allah'tan başkasına dindarlık yapmak yoktur. Allah'tan başkasına boyun eğmek ve ondan başkasına itaat etmek yoktur.
Ebu Abdullah el Hayık'ın Aişe (radıyallahu anha)'dan rivayet ettiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Bid'at sahibine saygı duyan kimse, hiç şüphesiz İslâm'ın yıkılması konusunda yardımcı olmuştur."
Reklam
Çünkü müslimler, islam’ın hayat sistemini izlemeyen herkesten ayrılmak zorundadır.
Her zaman ve her yerdeki davetçiler şunu bilsin ki Dırar mescidi planları kurulmaya devam edecektir. Ama değişik şekillerde... Bu din düşmanlarının başvurduğu bayağı yöntemlerin tekamülüne uygun şekillerde... Dış görünüşüyle İslâm, asıl maksadıyla da İslâm'ın yıkılması için girişilen faaliyetler biçiminde... İslâm'ın çarpıtılması, bulandırılması ve saptırılması biçimlerinde... Dini bir etiketi olan yönetimler biçiminde... Arkasına gizlenen dini bir etiket... İslâm'ın boğazlandığını, ortadan kaldırıldığını, görüp de endişe duyan kimseleri uyarıp yatıştıran örgütler, kuruluşlar, kitaplar ve araştırmalar biçiminde….. İslâm'ın iyi bir halde bulunduğunu, korku ve huzursuzluğun gereksiz olduğunu anlatan kuruluş ve araştırmalar...
Din adamlarının afeti, hiç kuşkusuz dinin bir çıkar ve kazanç aracı haline gelmesiyle gerçekleşir. İticiliği ve sıcaklığı üzerinde olan bir inanç olmaktan çıkınca baş gösterir. Dini bir kazanç aracı olarak gördükleri içindir ki, kalblerinde olmayanı dilleriyle söylerler. Hayır yapmayı emreder ama kendileri yapmazlar. İyiliğe davet eder ama kendilerini unuturlar. Böylece hak kelimeleri, asıl yerlerinden saptırırlar. Beşerin zevk ve arzularına uysun diye ayetleri yorumlarlar. Dış görünümüyle nasslara uygun, ama gerçekte dinin hakikatıyla çelişir fetva ve teviller çıkarırlar. Ve tüm bunları ellerinde mal veya iktidar bulunan kimselerin zevk ve amaçlarına gerekçe bulmak için yaparlar.
Hiç kuşkusuz İslâm Tarihi, Müslümanlıkları söz veya isimde kalmış kimselerin tarihi değildir. Çünkü İslâm tarihi, insanların düşünce ve davranışlarında, hayat biçimleri ve toplumsal düzenlerinde yaşayan gerçek bir İslâmî uygulamanın tarihidir. İslâm, sabit bir merkezdir. İnsan hayatının değişmez bir çerçevede etrafinda döndüğü bir merkez. Eğer insanlar bu çerçeveden çıkarsa ve insanlar bu merkezden tamamen koparsa o zaman, onlar kim, İslâm kim?! İslâm dışı davranış ve eylemlerin İslâm'a mal edilmesi mümkün mü?! Bu davranışlarla İslâm'ı yorumlamaya kalkışmak mümkün mü?
Reklam
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.