Çocukluğum , gençliğim ve artık yavaş yavaş ilerlediğim hayatımın olgunluk kazanma evreleri. Ben bu üç zamanda Dedem Korkut'u okudum. İlk evrede masal diye okudum ikinci evrede kabaran Türklük damarlarımın verdiği heyecanla okudum ve son evrede artık ilk iki evreye ek olarak bir edebi eser olduğu bilerek okudum.
Trt' de eskiden Dede Korkut Hikayelerini kısa dizi şeklinde yayınlarlardı. Ben o zaman merak sardım Dede Korkut'a. Bunlar bizim milli öykülerimiz içlerinde çok güzel mesajlar veren hikayeler benim için en güzelleri.
Eserin en önemli özelliği hem İslam öncesi hem de İslam sonrası dönemlerin etkisinde kalmış hikayeler barındırıyor. Bu da demek ki Tarihimiz hakkında bize çok şey anlatıyor. Yaşam biçimi, toplumsal yapı,inanışlar ve en önemlisi örf ve adetler hakkında atalarımızın nasıl bir yaşam sürdüğünü hikayelerle birlikte bize enjekte ediyor.
Türk edebiyatı tarihi Profesörü Fuat Köprülü'nün, derslerinde söylediği bir söz vardır: “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut'u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar."
Milli Destan olan Dede Korkut hikayeleri milli bir destandır. Bu da onu Edebiyatımızda çok önemli bir yere koyar. Çünkü hem geleneksel izleri taşır hem de okuduğunuz zaman anlayacaksınız ki çok sade ve anlaşılır bir yapı olarak edebiyat tarihimizin temellerini atmıştır.