"Halk var gücüyle seni ıslıklarken sen kendini alkışlarsan, bunun
ne zararı olabilir? İşte kendini alkışlamanı mümkün kılan tek şey Deliliktir!” Şu cümlesi kitabın özeti niteliğindedir. Tarih boyunca kişilerin zekası topluma ayak uydurabilmesiyle ölçülmüştür. Kişi toplumun istediklerini ne denli yerine getirdiyse o kişi makbul olmuştur. Doğru ya da yanlış başka yollar izleyenler ise deliler sınıfını oluşturmuştur. Öyle deliler vardır ki zamanla toplumu da kendine uydurmuştur. Tarihte bu delilere biz devrimci diyoruz.
Kristof Kolomb'un batıya yelken açması o günün düşünce dünyası için bir delilikti. İskender'in, Babil'i hedef alarak sefere çıkması, Dante'nin İlahi Komedya'yı o dönemde Kilise'ye rağmen yazması apayrı bir delilik(bu arada nasıl yakalayıpta kazığa oturtmamışlar hala merak ediyorum), Hz. Muhammed'in cahiliye Araplarına İslamiyete davet etmesi?
Ömer Seyfettin'in, Büyücü hikayesi de tam bu kitaba özgü bir bir karakter sunuyor bize. Topluma uymak bizi mutlu eder mi? Topluma uymamız uzun vadede toplumu mutlu eder mi?