Denize Açılan Kapı kitaplarını, Denize Açılan Kapı sözleri ve alıntılarını, Denize Açılan Kapı yazarlarını, Denize Açılan Kapı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk öykücülüğüne ve düşünce dünyasına yeni fikirler ve boyutlar kazandırarak unutulmaz eserler veren Rasim Özdenören, öykü ve düşüncedeki istikrarlı ve güçlü konumuyla kendinden sonra gelen pek çok yazarı etkiledi. Türkçeyi doğru ve güzel kullanmaktaki mahareti, insan ruhunun sırlarına vâkıf olması, gözlemciliği, ayrıntıları yakalamadaki ustalığı, dilde ve muhtevada yerli duruşu her kesimde kabul gördü. Öyküleri; özetlenemez oluşuyla, her defasında yeniyi ve yenilenmeyi yakalamasıyla dikkat çekti. Benliğimizi, bilincimizi tazeleyen, okuyucusunu tekraren kendine çağıran metinler ortaya koydu. Toplumdaki değişmeyi, yabancılaşmayı, uyumsuzluğu, modern çağın insanının dramını ve trajiğini sergilemedeki başarısıyla özgün bir yere sahip oldu. Bu özellikleriyle edebiyat ve düşün dünyamızın bilgesi olarak anıldı. Türk öykücülüğünün ve deneme yazarlığının gelmiş geçmiş en usta kalemlerinden biri olarak temayüz etti.
İnsanımızın paramparça dünyasına bir ışık gibi akıyor Rasim Özdenören... Denize Açılan Kapı’da, anlatımın kendisi hayatın bütün güçleriyle karşılaşıyor, karışıyor, kıvamını buluyor. Yazar, denize kavuşmak isteyen ırmaklar gibi kendi çalkantısının içinde debelenip duran insanları ‘vuslat kapısı’nda karşılıyor... Denize Açılan Kapı, insanın kendi gerçeğiyle boğuşarak akarken varıp dayandığı bir geçitteki fıtrî dinginliği, hayatın asude gidişatı altında yatan hareketli metafizik yüzünü çarpıcı üslubuyla dile getiriyor…
Bir keresinde, bir yerde insanın ağlaması gerektiğini öğütleyen bir şey okumuştu. Ne ki nasıl ağlaması gerektiğini bilmiyordu. “Ağlayıp n’apacaksın kardeş?” demişlerdi ona. Şaşırmış, bocalamış, işin içinden çıkamamıştı. Sonra kendini zorlayarak: “Belki böyle ilerleriz” demişti. Bu kez de: “İlerleyip n’apacaksın kardeş?” demişlerdi. Gülünç düştüğünü sanıyor, gülünç düşmüş olmaktan korkuyor, ama korkusunu hissettiği anda bu kez de nefsinin bir başka oyununa gelmiş olduğunu derinden derine duyumsuyordu.
Son zamanlarda kimseyle karşılaşmak, kimseyle görüşmek istemiyordu. Dalgın dalgın yürümeye başladı. İçinde bir sürü sorular vardı, bir sürü cevaplar vardı, bir yere oturtamadığı, bir yere koyamadığı..