Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Depremler

Bruce A. Bolt

Depremler Gönderileri

Depremler kitaplarını, Depremler sözleri ve alıntılarını, Depremler yazarlarını, Depremler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Olgunluk evrelerinde bütünleşik yanardağlar patlarcasına püskürerek pek çok kilometre küp camsı kül ve süngertaşı savurur. MS 79 yılında Romalı bilgin Plinius'un -Plinius'lardan yaşlısının- öldüğü Vezüv patlaması gibi püskürmeler böylesi felaketlerdir; bu nedenle Plinius tipi püskürme adıyla anılırlar. Büyük bir gizli tehlike oluştururlar.
Sayfa 243 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Yanardağlar, Tsunamilerve DepremlerKitabı okudu
Depremlerde Enerji
Enerji konusunu niceliksel olarak tartışabilmek için, enerjinin bir makinenin yapabildiği işin ölçüsü olduğunun ayırdına varmalıyız; metrik sistemde enerji birimi erg'dir. ABD'de yıllık toplam enerji tüketimi, bugün için 10²⁶ erg dolayındadır. (...) depremler, Yerküre'nin kayalarında biriken gerinim enerjisinin birdenbire boşalmasının sonucudur. Birdenbire faylanmanın doğurduğu deprem-dalga enerjisi ölçümlerinden yapılan kestirimlere göre, dünyada her yıl depremlerde açığa çıkan toplam enerji 10²⁵ ile 10²⁶ erg arasındadır. Dünyanın çeşitli yerlerindeki istasyonlardan alınan sismogramlar, kaydedilen dalgaların enerjisini hesaplamakta kullanıldığında, 5,5 Richter büyüklüğündeki bir depremin 10²⁰ erglik enerjiye sahip olduğu sonucuna varılıyor. (...) Bir depremde açığa çıkan enerjiyi, büyüklük ölçeğine göre ölçülen büyüklüğüyle ilişkilendirmek oldukça ilgi çekicidir. Aralarındaki ilişki tamı tamına olmasa da; yine de, bir depremde gerçekte açığa çıkan enerji miktarını kestirmekte yararlıdır.
Sayfa 213 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Depremin BüyüklüğüKitabı okudu
Reklam
Eğer dünyaki bütün deprem büyüklükleri karşılaştırılacaksa, (şiddette olduğu gibi) nüfus yoğunluğuna ve inşaat türüne bağlı olmayan bir ölçüye gerek vardır. Gerek insan olan, gerekse insansız bölgelerdeki depremlere uygulanabilen tam anlamıyla niceliksel bir büyüklük ölçeğini 1931 yılında Japonya'da ortaya koyan K. Wadati oldu; bunu, 1935 yılında Kaliforniya'da müteveffa Profesör Charles Richter geliştirdi. Yöntem bir sismografin ölçtüğü dalga genliklerinden yararlanır. Buradaki düşünce, gökbilimcilerin teleskop yardımıyla görülen bağıl parlaklığa dayalı yıldız büyüklüğü sıralaması yardımıyla yıldızları derecelendirmelerine benzemektedir. Deprem büyüklükleri çok büyük çeşitlilik gösterdiği için, yersarsıntılarının genliği de depremden depreme binli çarpanlarla değişme gösterir. Bu nedenledir ki, sismograflarda ölçülen dalga genliği boyutlarını, bir matematiksel araç yardımıyla ölçeklemek en kolay yoldur. En yaygın olan yol, sayıların yerine logaritmalarını koymaktır. Başka bir deyişle, genlikleri kullanmak yerine, bunların üsleri kullanılır. İlkin yakındaki bir deprem kaynağını ele alalım. Richter, yerel bir depremin büyüklüğünü, deprem dış merkezinden 100 kilometre uzaktaki bir standart sismografta (milimetrenin binde biri türünden) kaydedilen en büyük deprem dalga genliğinin, 10 tabanına göre logaritması olarak tanımladı. Logaritma ölçeği kullanıldığı zaman, deprem büyüklüğünün her bir birim yükselmesinde, deprem dalgalarının genliği 10 kez artar (örneğin, 4 ve 5 büyüklükleri için, 10⁵/10⁴ = 10).
Sayfa 207 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Depremin BüyüklüğüKitabı okudu
Şiddetin ölçüsü, insan eliyle yapılmış yapıların gördüğü zarar, yerin yüzeyinde yerdeğiştirmenin miktarı ve insan ve hayvanların sarsıntıya tepkilerinin boyutudur. Modern zamanların ilk şiddet ölçeği İtalyan M. S. de Rossi ile İsviçreli Francois Forel eliyle 1880'lerde geliştirildi. Deprem ölçeklendirmede zaman zaman hâlâ kullanılan bu ölçek I ile X arasında değerlerden oluşur. 12 değerli, daha ince ayrıntılı bir ölçeği, 1902 yılında İtalyan sismolog ve volkanbilimci G. Mercalli sınıflandırmıştır.
Sayfa 202 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Depremin BüyüklüğüKitabı okudu
1985 Şili depremi
Genelde, pek çok yerde depremin şiddeti çok yüksek ve süresi uzun olduysa da, modern yapıların çoğu titreşimlere dayanabildi. Bu olumlu sonuç bir ölçüde, Şili'nin geçmiş depremlerde kazandığı deneyime dayalı inşaat yasalarından kaynaklanıyordu. Özellikle dikkat çekense, daha erken tarihteki bir depremde zarar görmüş bir kilisenin bu kez sağlam kalan güçlendirilmiş yapısıydı.
Sayfa 199 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Depremler ve LevhaTektoniğiKitabı okudu
Eğer litosferi oluşturan levhalar sürekli olarak yenileniyorlar- sa, eskilerine ne olmaktadır peki? Yerküre uzun jeolojik zaman aralıkları boyunca aynı büyüklükte kaldığına göre, hareketli lev- haların büyük bölümleri de bir yerde soğurulmalıdırlar. Levhaların gömüldüğü yerlerin, ilerleyen kıtalar ve ada yaylarıyla bağlantılı okyanus hendekleri olduğuna inanılmaktadır. Dalma-batma kuşağı adı verilen bu bölgelerde kayaların üst katları Yerküre'nin iç kesimlerine dalar. Daha büyük derinliklerde ısı ve basınç artar ve batan litosfer, derin kesimdeki kayalara karışıp soğuruluncaya dek, yavaş yavaş işlemden geçer. Günümüzde, Afrika'yı, Antarktika'yı, Kuzey Amerika'yı ve Güney Amerika'yı oluşturan levhalar büyürken, Büyük Okyanus levhası küçülmektedir.
Sayfa 188 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Depremler ve LevhaTektoniğiKitabı okudu
Reklam
Büyük bir baraj gölü depremleri nasıl harekete geçirir?
Bunun tümden kayaların üstüne binen yükün etkisiyle olduğuna inanmak zor; çünkü, bendin birkaç kilometre altına gelen ek basıncın kendisi, zaten var olan tektonik gerilimlerin yanında küçük kalır. (Hesaplamalar göstermektedir ki, birkaç kilometre aşağıda kayayı makaslamaya yarayacak farkı doğuran ek basınç yalnızca 1 bar -14.5 lb/inch²- dolayındadır; yerel fay kırıklarının bazı biçimleri bakımından bu ek gerilim ani faylanmayı başlatmaktan çok önleyici etki bile yapabilir.) Daha akla yakın bir tetikleme düzeneği şudur: Baraj rezervuarında toplanan suyun doğurduğu ek basınç, yerkabuğu kayalarının gözeneklerinde bir basınç dalgası ya da basınç vuruşu biçiminde yayılır. Yavaş yayılma hızı dolayısıyla, 5 kilometrelik bir uzaklığı kat etmesi -kayanın geçirgenliğine ve ne kadar çatlaklı olduğuna bakarak- aylar ya da yıllar alabilir. Fakat basınç dalgası en sonunda mikroçatlaklı bir kuşağa ulaşınca, çatlaklara suyu zorlar ve böylece, zaten var olan tektonik gerilimin ani bir kayma başlatmasını engelleyen kuvvetleri azaltır.
Sayfa 126 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008Kitabı okudu
Gerekli çalışmalara 1969 yılında, batı Colorado'daki Rangely Petrol sahasında ABD Jeoloji Araştırmaları Dairesi'nce (U. S. Geological Survey) başlandı. Petrol kuyuları deney bölgesinde zaten bulunmaktaydı; ve bu nedenle su, kuyulara düzenli olarak basılıp çekilebiliyor ve yerkabuğunu oluşturan kayanın gözenek basıncı ölçülebiliyordu.
Sayfa 117 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Yüzeyin Altındaki Kayalara Suyun EtkisiKitabı okudu
Geçen son yirmi otuz yılda, yeryüzündeki birtakım deneme noktalarında yapılan nükleer yeraltı patlatmaları önemli yersarsıntıları meydana getirmiş bulunuyor. Derin sondaj kuyularıyla inilerek yeraltında bir nükleer düzenek patlatıldığında, çok büyük nükleer enerji açığa çıkar. Saniyenin milyonlarca birinde, basınç Yerküre üstündeki hava basıncının
Sayfa 102 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Deprem TürleriKitabı okudu
Depremler gözleyebildiğimiz dünyanın çok derinlerinde meydana geldiği için; insanoğlu, nedenlerinin hep karanlıkta saklı kalacağına inanmıştır, yakın zamanlara dek. Üstelik, uzun bir süre boyunca egemen olan görüş, depremlerin insanların yanlışlarına karşı ceza olarak geldiğiydi. 1750 yılı dolayında yazılmış "Deprem" adlı bir şiir bu görüşü özetliyor: Hangi güçlü eldir, anlaşılmaz bir kuvvetle Yaratan bu art arda sarsıntıları? Ya da yeraltında kükreten tutsak buharları? Sarsan kıyıları, Neptün'ün üç dişli mızrağıyla? Ah, değil! Bilinçli dünya zor katlanıyor Tanrı korkusu bilmeyen ayakların dolaşmasına Ve taşıdığı suçluların ağırlığı altında titriyor, Toplu bir mezar hazırlıyor, yoldan çıkmış insan soyuna. -Yazarı belirsiz
Sayfa 97 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Depremlerin NedenleriKitabı okudu
Reklam
Alınan ders şudur: Kentleşen Türkiye'de, İstanbul da içinde olmak üzere, tehlikeye açık binalara her yerde rastlanmaktadır. Kuzey Anadolu fayının batıya doğru yeni adımlarının doğuracağı gelecek depremlerin büyük kaygı kaynağı olması gerekir.
Sayfa 91 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Açıla Açıla İlerleyen Bir Fermuar: 1999, Kocaeli, TürkiyeKitabı okudu
Pek çok ülkede halk söylenceleri depremleri, Yerküre'yi sırtlamış garip canavarlarla açıklamışlardır. Örneğin, kadim Japon söylencelerine göre, yerin altında büyük bir yayın balığı (namazu) yatmaktaydı ve gövdesini hareket ettirdikçe depremlere yol açmaktaydı. Namazu'nun etkinliklerini elinde kocaman bir taş tokmak bulunan bir tanrı (daimyojin) denetliyordu. Fakat, ne zaman daimyojin'in dikkati dağılsa, namazu hareket ediyor ve yer sarsılıyordu.
Sayfa 41 - TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 • Depremler Niçin Olur?Kitabı okudu
Uygar toplumlarda, toplum doğayı akılcı bir şekilde ele alır ve doğa içinde, doğayı bilerek, doğa ile uyumlu olarak yaşar, doğayla çatışmaz. Bu hedefe ulaşmak, ancak eleştirel akılcı olmak ve bilimsel düşünmek şartı ile mümkündür. Bunun için ise elimizde tutarlı ve kalıcı bilgiler ve hafıza olmalı.
TÜBİTAK Yayınları - Çeviri: Ülkü Tansel - II. Basım, 2008 •Sunuş, Prof. Dr. Tuncay TaymazKitabı okudu
Ay'da Meydana Gelen Depremler
Apollo 16 istasyonunda kaydedilmiş sık rastlanan türden Ay sarsıntılarında üç değişik sarsıntı örneklenmiştir. Birincisi, 600 ile 900 kilometre derinlikte yer alan derin odaklı Ay sarsıntılarıdır. Bu derin merkezlerde, Ay sarsıntıları Ay'ın yörüngesinin Dünya'ya en yakın olduğu birkaç günlük sürede meydana gelirler. En aktif dönemler 14 gün aralıdır. Dünya'nın Ay üzerindeki kütlesel çekimi, derin depremsel-enerji boşalmalarının meydana gelmesini tetiklemektedir. İkincisi, Ay'ın sığ kesimlerinde meydana gelir. Bu tür Ay sarsıntıları, derin odaklı sarsıntılar kadar sık görünmez ve Dünya'daki depremlerin çoğu gibi bunlarında Ay kabuğunu oluşturan kayalarda tektoniğe bağlı elastik gerilimin boşalmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Üçüncüsü ise gerek doğal, gerekse yapay cisimlerin Ay yüzeyine çarpmasından kaynaklanmaktadır.
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.