Dergah Dergisi - Sayı 384 (Şubat 2022)

Dergah Dergisi

En Eski Dergah Dergisi - Sayı 384 (Şubat 2022) Gönderileri

En Eski Dergah Dergisi - Sayı 384 (Şubat 2022) kitaplarını, en eski Dergah Dergisi - Sayı 384 (Şubat 2022) sözleri ve alıntılarını, en eski Dergah Dergisi - Sayı 384 (Şubat 2022) yazarlarını, en eski Dergah Dergisi - Sayı 384 (Şubat 2022) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk evleri birbirinin güneşini kesmeden inşa edilirdi. Şimdi bu terkibin ne kadar uzağındayız. Bugün bütün şehirlerimiz, yıllarca güzelliğiyle dillere destan olmuş bir kadın yüzünün bir çeşit cilt hastalığıyla muztarip yorgun ve bakmakta zorlandığımız çehresini hatırlatıyor.
İlmin, kültürün, adamın kıymetini bir türlü yerleştiremedik bu memlekette. Hiçbir ölçü yok çünkü. Maalesef.
Sayfa 29 - Semavi Eyice Menakıbına Mukaddime/İsmail karaKitabı okudu
Reklam
Ben, değişim rüzgârlarının toza-dumana buladığı, yolsuzluk ve ahlâksızlığın öne çıktığı, at izinin it izine karıştığı bu hengâmede; sessiz yığınların bir vakur bekleyiş ve bir güzel sabır ile bizi biz yapan değerleri savunduğuna, onları “bozkırdaki çekirdek” misali sakladığına inanıyorum.
Sayfa 32 - Bir tahta kaşık hikâyesi/Mustafa KutluKitabı okudu
hakkımda bugüne dek kimse hikayesi unutulan bir kahraman gibi bana doğruları söylemiş midir hakkımda iki melek bahse girmiş midir hiç biyoloji okuyan yeşil gözlü komşu kız bir kez olsun bütün sınırları ihlal edip kendisi sınır haline gelmiş midir hakkımda yalanlar söylenecek kadar sevilmiş miyimdir hiç balkona kötü kararlar almak için oturunca kocasının sorumsuzluğunu küllüğe dökerken ya da aklına annemin beni aramak gelmiş midir dargınlığın kilometrelerinde seyrederken bir el freni olmadığını fark edince hayatın cebimden çıkarıp cebine bıraktığım o şarkıyı abim son ses açıp dinlemiş midir asla bizim olmamış ihtimalleri aramızdaki cılız yangından kaçırırken dönüp uzun uzun son kez utanmadan gökyüzüne bakmak istemiş midir giderek acımasız bir paragrafa dipnot oluyorken yaşadıklarım ısrar koleksiyonlarından bir şeyler eksilmiş midir bir adam ışıkları söndürmeden önce inanmak sahipsiz cümlenin sonunda beklemektir deyip sabah uyanınca vazgeçmiş midir
oysa ben yabancısıyım buralarına bir vur emrinden başkası değilim son sahnedeki üniformanın dudaklarında hevesle başlanıp yarım bırakılmış kötü çevirilerden farkım yok
boş bir mektup bulayım kapımda, yerime bir kağıtla konuş anlat kalemsiz çizgisiz serbest kalayım bu defa öyle bezenmiş öyle yeğin tek bir harf görmeden teskin olayım tazeden gelmeden avuçlarının kokusu ... sana yalnızca bir lehçe bırakıyorum yaşadım demenin teminatı olamayacaksa da bir gedik olur bu dizgide belki ... yine de bilme sen, bilme ne kalacak kelimesiz adamlardan ve bu sarkıtlardan bu kâşiflerden, bu deneklerden sonrane çabuk bir hatıraya dönüşüyorum
Reklam