Kaos, Karmaşa ve Yaşamın Ortaya Çıkışı

Derin Basitlik

John Gribbin

Öne Çıkan Derin Basitlik Gönderileri

Öne Çıkan Derin Basitlik kitaplarını, öne çıkan Derin Basitlik sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Derin Basitlik yazarlarını, öne çıkan Derin Basitlik yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
plüton’u çok yanlış anladılar :)
Güneş Sistemindeki gezegenler bu asteroid kuşağıyla ayrılmış iki aile oluştururlar. Güneşe daha yakın olan dört adet gezegen (Merkür, Venüs, dünya ve Mars) kaya gezegenlerdir. Güneşe daha uzak olan dört büyük gezegen (Jüpiter, Saturn, Uranüs ve Neptün) ise gaz yapılı gezegenlerdir.
bütün epey iddialı olmuş ama son cümle baki:)
DNA'nın yapısının ve kendini nesilden nesile nasıl kopyaladığının keşfi, moleküler düzeyde yaşam ve evrimi anlaşılabilir kılarken genel görelilik teorisi ve kuantum mekaniği gibi kavramlar, sırasıyla büyük ve küçük ölçekte bütün evreni açıklanabilir duruma getirdi. Yine de insan düzeyindeki karmaşa -yaşam düzeyinde- baki kaldı.
Reklam
Günün anlam ve önemine...
Newton Principia'da, küresel bir nesnenin kütleçekimsel etkisine, sanki nesnenin tüm kütlesi merkezinde yoğunlaşmış gibi yaklaşmanın doğru olduğunu geometrik tekniklerle kanıtladı. Bu geometrik tekniklerle Newton'un çağdaşları da haşır neşir olduğu gibi aynı tekniklerin Antik Yunanlar tarafından kavranması da gayet olasıydı. Şimdi
Anlaşılmaktan emin olmak ah ah.
merkür geriliyor-culara.
Güneş Sisteminin iç gezegenlerinin, bilhassa da Venüs'ün geçtiğimiz birkaç bin yıl içinde yörüngelerini çarpıcı biçimde değiştirdiğine ve bu değişikliklerin bir dolu antik mit ve efsanelerde anlatıldığına inanan insanlar mevcuttur. Bu inanç, söz konusu antik mitlerin hayali biçimde yorumlanışının yanı sıra yörüngesel dinamiklerle momentum korunumu yasası gibi temellerin kavranamamış olmasından kaynaklanır.
Sonuna kadar katılıyorum.
Hem görelilik teorisinin hem de kuantum teorisinin, ilk zamanlarda konu hakkında uzman olmayan kişiler tarafından anlaşılmasının çok zor olduğu kabul ediliyordu. Oysaki her ikisi de sadece matematiğe itimat etme niyetinde olanlara bile gayet basit gelecek fikirlerle temellendirilmişti.
Boltzmann'ın savındaki hataya 1870'lerin ortasında (Boltzmann bu fikrini özgün biçimde formüle ettikten hemen sonra) Loschmidt tarafından parmak basılmıştı. Bu husus Fransız bir matematikçi ve fizikçi olan Henri Poincaré (1854-1912) tarafından da ele alınarak bir üst düzeye çıkarıldı. Laplace'in savından yola çıkarak mantıklı bir sonuca ulaşan Poincaré, sınırlı sayıda (yeter ki sonsuz sayıda olmasın) parçacık içeren bir gazınız varsa ve bu parçacıklar Newton'un hareket yasalarına harfiyen uyuyorsa o zaman yeteri kadar beklendiğinde gazı oluşturan parçacıkların kutu içindeki dağılımının -her parçacığın başlangıçtaki yön ve hızında hareket ettiği- orijinal durumuna döneceğini matematiğin tüm katılığını kullanarak kanıtladı.
Boltzmann'ın, sonraları alelacele, dünyamızın ölü bir evrendeki bölgesel bir dalgalanma olduğu fikrini öne sürüşü bu tip eleştirilere maruz kalmış olmasından kaynaklanıyordu.
Reklam
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.