Devam Eden Hikayemiz Sözleri ve Alıntıları
Devam Eden Hikayemiz sözleri ve alıntılarını, Devam Eden Hikayemiz kitap alıntılarını, Devam Eden Hikayemiz en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bir uzman bu çocuklarımız için şöyle demişti: "Down'lılar dört yapraklı yoncaya benzerler. Hem ender bulunur hem de uğur getirirler."
"Çoğunluk biz sıradan bireylerde değilde, engelli dediğimiz bireylerde olsaydı, ne olurdu? Hepsini bilemem ama şundan eminim ki onlar, biz sıradanlara bizim onlara davrandığımızdan daha sevecen, daha insancıl, daha yardım yüklü kucaklarla sarılırlardı."
Yapraklarımız yok ama hâlâ yeşermeyi ümit eden dallarımız var.
1- Kabullenmek; ancak utanmadan, saklamadan durumu başkalarına anlatabilmek, tartışabilmektir.
2 - Kabullenmek; artık “Neden Ben, Neden Biz?” sorusunu sormaktan vazgeçip olayın bir ceza, suç veya ayıp olmadığını anlamaktır.
3 - Kabullenmek; reddetmenin, konuşmamanın çözüm değil çözümsüzlük, bir kaçış olduğunu fark etmektir.
4 - Kabullenmek; gönül kapılarımızı paylaşmaya açıp bu YENİ yaşam biçiminin NASIL’larını aramaya, bu yolda uğraşlar vermeye başlamak demektir.
Kısaca bizler konumuza misafir değil, davamıza baş koyacak ev sahibi arıyoruz. Olmazsa çeker giderim değil, başarmaya mecburum diyen.
Bir eğitimci düşlüyorum: Çocuklar İÇİN ifadesini, ÇOCUKLARLA ifadesine dönüştürmüş olsun. Çünkü bu çocuklar ve belki tüm çocuklarımız, karşılarında farklı bir düzeyden, kendilerine bir şeyler anlatandan daha çok, yanlarında ONLARLA bazı gerçekleri keşfetmeye çalışan eğitimciden daha çok şey öğrenebiliyorlar. Öyle bir eğitimci ki, çocuklarımızın aldığı notlardan çok, onların ilgi alanları, bağımsız hareket edebilmeleri ve mutlulukları ile ilgili olsun.
HAYALİN, UMUDUN sınırı yok ki! ...
Duygularınızı mümkün olduğunca yarının tam olarak bilinmeyen olası endişeleriyle karartıp gücünüzü tüketmeyin. Dale Carnegie Üzüntüyü Bırak, Yaşamaya Bak adlı kitabında dediği gibi "ışık geçirmeyen bölmelerde" yaşayarak, sorunlarınızı gerçeklerin dışına taşırmadan çözümlemeye çalışın."
Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre dünya nüfusunun yüzde onunu, çeşitli ayrıcalıkları olan bireyler oluşturuyormuş. Türkiye'deki yedi buçuk milyon engellinin, bir buçuk milyonu eğitim yaşında olup, ne yazıktır ki bunun ancak on beş bini özel eğitim imkânlarından yararlanabilmektedir.
Evet, kişiler sadece verebildikleri şeylerin sahibiymişler. Bizler de, bize gönderilen bu değerli evlatların bize verdiklerini paylaşmak durumundayız. Sevinci, acıyı, güzeli, çaresizliği ve çareleri paylaşma.
Bir uzman bu çocuklarımız için şöyle demişti: 'Down'lılar dört yapraklı yoncaya benzerler. Hem ender bulunur hem de uğur getirirler.
Down'lı Biriyle Yaşamak Nedir - Ne Değildir?
- Unutulan güzellikleri: kuşları, böcekleri, yağmuru, güneşi tekrar fark etmek demektir.
- Verilenin karşılığını, umulmadık bir zamanda da olsa almak demektir.
- Sevgi sözcüğünün anlamını ve kapsamını yürekten hissetmek demektir.
- Fazlaca iniş-çıkışları, kaprisleri, duygusal sürprizleri olmadan, sıradan bir günü biriyle paylaşarak yaşamak demektir.
- Sarıldığında daima pozitif elektrik almak demektir.
- Down'lı da olsa kendine yetebilme çabasına şahit olmak demektir.
- Duygu kapasitenizi sonuna dek zorlamak demektir.
- Kadere boyun eğmek demektir.
İstanbul'dan bir anne uzun mektubunun bir yerinde şöyle diyor:
"Bu duygusuzların bizim problemlerimizden haberleri var mı? Okul çağındaki kızıma okul bulamadığımdan, normal çocuklarla birlikte olduğunda gelişimini sürdürmesinin çok daha fazla olup, normali yakalayabileceğinden haberleri bile yok. Toplumun özürlüleri nasıl incittiğinden haberiniz var mı? Biliyor musunuz, özürlü olmak için sebep aramayın. Kaderle bir anlaşma yapmayacağınız sürece şansınız % 50. Bir trafik kazası, evde olabilecek herhangi bir kaza veya bir neden yokken özürlü bir çocuk sahibi olmak (akraba evliliği de olmasa) çok kolay. Bizlerin uğraşları, emekleri ve duyguları normal anne babalara göre çok daha yoğun. Yapraklarımız yok ama hâlâ yeşermeyi ümit eden dallarımız var. Bu yeşerme de yardımcı, idealist okul ve öğretmenler sayesinde olabilir. Toplum ne yazık ki gözlerini kapatıyor, etrafımıza duvarlar örüyor. Halen yıkmak için gücüm var ama sizlerin desteğine ihtiyaç duyuyorum. Ben bu çocuğu topluma kazandıracağım, cümlesini bugün olmasa bile ilerki yıllarda düşünebilecek eğitimciler olacak. Şunu da bilmenizi isterim, böyle olmasını çocuğum kendi istemedi. Ben de bunu hazırlayacak nedenlerin (akraba evliliği, geç doğum, genetik ile ilgili problemler) hiçbirine sahip değilim. Bu bizim şansımız."
"Sürekli Büyüme ve Değişim içinde olduğumu unutmayın. Bazen her şey birdenbire durabilir, söylenileni duymayabilir, önümdeki duvarı görmeyebilirim... Okumayı arkadaşlarımdan, hatta öz kardeşimden daha geç sökebilirim; çünkü ben ayrı ve başkayım. Bu durumdan telaşlanmayın; yoksa ben de etkilenirim. Hemen kızmayın, bağırmayın; öyle yaparsanız bu yanlışlarım kemikleşir. Sabır, şefkat ve hoşgörüyle sorunları birlikte aşarsak, bana yanlışlarımı düzeltme şansı verirseniz, size daha çok güvenir, daha çok bağlanırım. Bana nasıl davranırsanız, öyle olmayı öğrenirim.
Başarının da başarısızlığın da ortak çabalarımız ölçüsünde oluşacağını biliyor musunuz?"
Arabesk İlişki
Sabahleyin gözünüzü açtığınızda evde sizden önce kalkmış birinin varlığını,güvencesini hissediyorsunuz.Salon ve banyodan müzik sesleri yükseliyor.Mutfaktan etrafa mis kokular saçan çaydanlık kaynıyor. Karşılaştığınız kişi,günlük yaşamın hiçbir çevre koşuluyla tebessümünü eksiltmeyen biri.İster istemez,içinizden gelsin gelmesin, bu olumlu çehreye aynı tebessümle cevap verip sarılıyorsunuz ve gün başlıyor.Ne güzel !
21.10.1996
Sayfa 71 - YKYKitabı okudu
Toplum mozaiğimiz:
Sarışın, esmer, kumral, şişman, zayıf, balık etli; Yahudi, Arap, İngiliz, Fransız, Türk; Sıradan, engelli.
Çoğunluk biz sıradan bireylerde değil de, engelli dediğimiz bireylerde olsaydı, ne olurdu? Hepsini bilemem ama şundan eminim ki onlar, biz sıradanlara bizim onlara davrandığımızdan daha sevecen, daha insancıl, daha yardım yüklü kucaklarla sarılırlardı.