Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Devr-i Risâlette İtikâdî Meseleler

Melikşah Sezen

Devr-i Risâlette İtikâdî Meseleler Gönderileri

Devr-i Risâlette İtikâdî Meseleler kitaplarını, Devr-i Risâlette İtikâdî Meseleler sözleri ve alıntılarını, Devr-i Risâlette İtikâdî Meseleler yazarlarını, Devr-i Risâlette İtikâdî Meseleler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kırtâs hadisesine dair
Eğer ortada Şia’nın iddia ettiği gibi dinî bir mesele olsaydı ve Resûl-i Ekrem bunu vasiyet etmeden/bildirmeden vefat etmiş bulunsaydı, o takdirde risalet vazifesini hakkıyla îfâ edememiş olacaktı. Halbuki en son nâzil olan âyet olduğuna yönelik rivayetler bulunan “…işte bugün sizin için dininizi kemale, üzerinizdeki nimetimi tamama erdirdim ve size din olarak İslam’ı seçtim…” mealindeki ayetle dinin ikmal edildiği sarih olarak beyan buyrulmuştur.
Sayfa 202Kitabı okudu
Çünkü insan, doğası gereği menfaate meyyal bir varlıktır.
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
İstivâ’nın muhtemel manalarından hangisinin muradullah olduğu kat’î bir şekilde beyan edilemede dahi, hangi mananın lafzatullaha isnad edilemeyeceği sarihtir.
Sayfa 178Kitabı okudu
Bir kelimeye, nerede ve kim için kullanılırsa kullanılsın daima aynı mânâyı vermek uygun değildir. “Artık nereye dönerseniz dönün, Allah’ın vechi oradadır.” mealindeki ayette geçen vech lafzı “rıza/rızaya eriştiren yol” manasına gelirken, “O’nun vechinden başka her şey helak olucudur” mealindeki ayette yer alan vech lafzının “zât” manasına gelmesi, temas edilen duruma güzel bir misaldir.
Sayfa 175Kitabı okudu
Yahudiler “Allah’ın eli bağlıdır” (yedullah) derken Allah’a bir sıfat isnad etmiyor, cimrilik isnad ediyorlardı. Cenâb-ı Hak da “Allah’ın elleri açıktır” meâlinde mukabelede bulunurken kendisini haberî bir sıfatla tavsif etmiyor, Yahudilerin iftirasını nakzediyordu.
Sayfa 171Kitabı okudu
Müslümanlar indinde mükafatların kemâli cennette Cemâl-i İlâhî ile müşerref olmaktır.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Sözlerine/haberlerine iman edildiği iddia olunan bir peygamberin, Allah Teala tarafından en küçük bir ikrama mazhar kılınacağına kâni olamayan, bir yemeği bereketlendirme lütfunun dahi ona verilebileceğini kabullenemeyen zevâtın, “mânevi tevatür” izahıyla ikna olması maalesef mümkün değildir. Onlar için ancak Rabbimizden şifa dileyebiliriz.
Modernizmin İslami zihinlerde açtığı en büyük yara, herkesi aynı kefeye koyma, aynı kurallara ve ölçülere tâbi kılma garabetidir. Peygamberi, ‘peygamber de bir beşerdir’ diyerek alelade bir insana çeviren, onun beşer-üstü olmadığını söylerken haklı olan ama “beşerin üstünü“ olduğunu ıskalayan, dolayısıyla meseleye yanlış zaviyeden bakan insanlar çoğaldı. 
Eğer ki insanlara, hemen herkesin şahit olup, haklı bir delille reddedemeyecekleri umumi bir mucize sunulursa bu iman ve imtihan hakikatine mugâyir olacaktır. Ve eğer böylesi bir mucize izharına rağmen inkar tavrı inatla sürerse, bu takdirde o topluluğun helak edilmesi sünnetullah gereği kaçınılmazdır.
garânîk hadisesine dair
Aslında meselenin, tilavet olunan sûre akabinde gidilen secdeye iştirak eden fakat ardından “ne yaptık biz?” diye hayıflanan müşriklerin kendilerini aklamak için uydurduğu bir hikaye olduğu açıktır.
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.