Divanü Lugati't Türk yalnızca Araplara Türkçe'yi öğretmek amacıyla yazılmamıştır. Kaşgarlı Mahmud'un asıl derdi eserin girişinde gayet açık bir şekilde dile getirilmiştir. O, güneşin doğduğu burçlardan battığı topraklara kadar İslam dünyasını hakimiyet altına alan Türklerin İslam adı altında Fars ve Arap kültürü karşısında kendi kültür ve dillerini yitirmekte olduklarının farkındadır. Devletin sahibi Türkler iken bürokrasi Fars ve Arapların elindedir ve bürokrasinin dili ve kültürü Türkler'i esir etmektedir. Oysa Kaşgarlı, hakim olan Türklerin kültürlerinin de devlete hakim olması gerektiğini düşünür. O, bir dilin millet için öneminin farkında olup bunun devletler nezdinde yitirilmekte olduğunun derdine yanmaktadır.
Kaşgarlı Mahmud'un eseri, Türk dili ve kültürüne karşı baskınlığı kazanan Farsça ve din adı ile Türk kültürüne sızan yabancı kültürlere karşı bir karşı koyuş ve manifestodur. Bürokrasi Türkçe düşünüp Türkçe yazmadıktan sonra devletin ve toplumun kültürünü yitireceğinin, devlet ile toplumun birbirinden ayrı düşeceğinin bilincinde yazılmış olan bu eşsiz sözlük, Türk'ün dil ve kültürüne her alanda sahip çıkması gerektiğine neredeyse bin yıl önceden haykıran bir hazinedir.