Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğu Anadolu Gerçeği

Seyyid Ahmet Arvasi

En Yeni Doğu Anadolu Gerçeği Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Doğu Anadolu Gerçeği sözleri ve alıntılarını, en yeni Doğu Anadolu Gerçeği kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Selahaddin Eyyubi ve Türklüğü
Bütün bu farklı ve çelişik tezler yetkili ilim ve fikir adamlarınca çökertilince, bu sefer “bölücü çevreler kendilerine yeni “bir tarih kökü” bulmak ümidi ile M.S. 10. Asırda yaşayan Mervanoğulları emirliğine tutunmak istemişlerdir. Ancak, bu küçük beyliğinde bir “Arap emirliği” olduğu anlaşılmıştır. Yine aynı çevreler M. s. 12. Ve 13. Asırlarda yaşayan Eyyubi Hanedanı’na sahip çıkmak istemişler ancak ilim adamları Eyyubi Devleti’nin ahalisi umumiyetler Arap ve idarecilerinin de Türk olduğunu ispatlamıştır. Nitekim Selahaddin Eyyubi’nin ağabeyinin adı da Turanşah’tır. Diğer kardeşlerinin de adları ise Tuğtekin ve Böri’dir. Selahaddin’in dayısının adı Şihabeddin Mahmut b. Tüküş idi. Selahaddin’in annesi özbeöz Türk’tür. Gene Selahaddin’in hanımlarından birisi olan Unar Bey kızı İsnatüddin Amine Türk’tür. İki eniştesi Türk’tür. Bunlardan birisi Uranoğlu Sadeddin Mesut diğeri ise Muzafferüddin Gökböri idi.
Kürtler...
Kürtçü çevrelerle temas kuran, "Kürt Teavün Cemiyeti'nin kurucuları arasında bulunan, "kürtçülük cereyanının! bir numaralı savunucularından olan ve faaliyetlerine 1908 yıllarında başlayıp 1933 yıllarında Paris'te yayınladığı " La Question Kurde" (Kürt Meselesi) adlı kitabı ile gerçekleri görmeye ve hatasını düzeltmeye çalışan meşhur Dr. M. Şükrü Sekban, adı geçen kitabında, "kürt" adını verdiği insan topluluklarının "TURANİ" olduklarını itiraf etmek zorunda kalmış ve bu konuda Alman araşırmacıların tezlerinin doğruluğunu kabul etmiştir.
Reklam
Allah, Yavuz Sultan Selim'den binlerce kez razı olsun
Bilhassa "imparatorluk döneminde" müşahade ettiğimiz üzere, "İran'ın, asırlardan beri, dinî ideolojisi haline gelen şiilik", yalnız Doğu Anadolu insanı üzerine etkili olmakla kalmamış, bu cereyan, Anadolu içlerine ve hatta imparatorluğumuzun Avrupa topraklarına kadar nüfüz edebilmiştir. Bu hareket, bu kadarla da kalmamış
Görebildiğimiz kadarı ile bir taraftan "İran'dan esen şiîlik rüzgârına" karşılık, diğer taraftan Irak ve Suriye'den ülkemize sokulmak isteyen sosyalizm, kendini "din ile maskelemesini" becerebilmektedir. " Sosyalist Arap Hareketi", bu suretle işinin kolaylaşacağını sanmaktadır. Bu konuda, Kaddafi'nin Libya'sı bile boş durmamakta, marksizme yamadığı "Yeşil Kitab"ını ülkemize sokmaya ve gençlerimizin eline tutuşturmaya çalışmaktadır. Suudi Arabistan'dan esen "Vehhabîlik" rüzgârları ile Mısır'dan ithal edilmek istenen "mezhepsizlik hareketleri" ve "İbn-i Teymiyyecilik cereyanı", sinsice, köşebaşlarını tutarak, beyinlere ve yüreklere sızarak Türk ve İslâm Dünyası'na fitne ve fesat tohumları ekmekte, dini birlikleri ve bütünlükleri sarsmakta, asırlarca müslümanlara doğru yolu görtemiş meşhur din otoritelerini yıkarak yerlerine kendilerini veya ne idiğü belirsiz kimseleri oturtmaya gayret etmektedirler.
Yine, unutmamak gerekir ki, Türk töresi, ahlâk nizamı, gelenek ve görenekleri, kültür ve medeniyeti, asırlardan beri İslâm ile kaynaşarak ve şekillenerek yapyeni bir "medeniyet" kurulmuştur. Kanaatimizce, bu terkip, hassasiyetle korunmalıdır. Bilindiği gibi, Batı Medeniyeti, Greko-Latin kültürü ve Hıristiyanlık din ve ahlâkının bir terkibi üzerine kuruludur. Evet, bizim de kendimize mahsus, orijinal bir kültür ve medeniyetimiz vardır ve ismi Türk-İslâm medeniyeti'dir. Bu terkibe sahip çıkmak, bunu, korumak ve geliştirmek bizim boynumuzun borcudur.
Reklam
Kürtçe
Ve daha niceleri... Biz, sadece zengin bir örnek vermek istedik. Daha geniş bilgi edinmek isteyenler, Prof. Dr. Tuncer Gülensoy'un "Kurmanci ve Zaza Türkçeleri Üzerine Bir Araştırma" adlı eserine bakabilirler. Bu eser, 1983 yılında, Ankara'da basılmıştır. Bu kitapta, bugün, Doğu ve Güney -Doğu Anadolu'muzda konuşulan "ağızlar da Kaşgarlı Mahmud'un yazdığı Divan-ı Lugat-i Türk'te kayıtlı pek çok kelimenin bulunduğunu, misaller vererek isbatlanmaktadır. Biz Kürtçe tabir edilen ağızın, mahiyetini açıklama- devam edelim. Hemen belirtelim ki, bugün için, bazı tâli ya grupların konuştuğu ağız, çok defa Türkçe cümle yapısına (sektaksına) uygundur; bu cümleler Farsça ve Arapça kelimelerle kurulsa bile cümle yapısı umumiyetle Türkçe'dir. Birkaç örnek verelim: "Zu vare, kalemiha hılda, hikatamın binvise" (Aşiret ağzı) "Çabuk gel, kalemini al, hikâyemi yaz". (Türkçe) Bu cümlelerde alt alta gelen kelimeler, birbirlerinin karşılığıdır ve kelimeler Türkçe'nin cümle yapısına göre dizilmiştir.
Kürtçe
Kürtçe" tabir edilen ağız, kültür sürtüşmeleri sonucunda ortaya çıkmış, bozulmuş bir Türkçe'dir. Kürtçe, bir Hint-Avrupa dilidir veya "Kürtler arîyendir" diyen bazı ard niyetli çevreler, " Kürtçe" tâbir ettikleri ağızda, Farsça kelimelerin çokluğunu, delil olarak göstermek istemektedirler. Oysa, bu ağızda, Türkçe ve Arapça kelimelerin sayısı da küçümsenmeyecek nisbettedir.
Kürtçe
Herkesin rahatça müşahede edeceği üzere bugün, Doğu ve Güney-Doğu Anadolu'muzda yaşayan halkımızın kahir ekseriyetinin konuştuğu dil, kesin olarak Türkçe'dir. Ancak, daha önceden de belirttiğimiz üzere, yol ve mektep götüremedeğimiz ve kültür merkezlerimizle irtibat sağlayamadığımız bazı vatan parçalarında yaşayan vatandaşlarımız, bazan "kurmanci", bazan "zazakî", bazan " goranî", bazan "sorani", bazan "loranî" (lurî) denen ve hepsine de ortak olarak "kürtçe" tabiri yakıştırılan bir "ağız"la konuşmaktadırlar. Ancak, hemen belirtelim ki, bu "ağızları" konuşan gruplar, birbirlerini anlamamaktadırlar. Hepsinde ortak olan tek şey, "yek,dü, se, çar, penç,...." diye başlayan ve devam eden Farsça Sayı Sistemi'dir. Oysa, etnolojik araştırmalar göstermiştir ki, en iptidaî bir dilin bile, kendine mahsus bir sayı sistemi vardır. Herkes rahatça müşahede etmektedir ki, emperyalistlerin ve bölücülerin " Kürtçe" tabir ettikleri " ağzın" böyle bir hususiyeti yoktur. Bu durum bile, "zorlama bir dil" ihdas etme gayretlerini ortaya koymaya yeter. Bize göre, "kürtçe" tabir edilen "ağız", kültür temaslarının emperyalizme dönüşmesinin acı bir meyvasıdır.
Acı da olsa, itiraf itiraf edelim ki, Doğu ve Güney-Doğu Anadolu'muzda, kültür emperyalizmi, Malazgirt Zaferi'mize rağmen devam etmiş, bu bölgemizde yaşayan Türkmen ve Oğuz boyları, kolay kolay kültür merkezlerimizle irtibat kuramadıkları için, zaman içinde kendi "öz kültürlerine" yabancılaşmışlardır.
99 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.