Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğu, Batı Ayrımında Aslında Mimarlık, Şehircilik ve Sanat…

Serkan Duman

Doğu, Batı Ayrımında Aslında Mimarlık, Şehircilik ve Sanat… Sözleri ve Alıntıları

Doğu, Batı Ayrımında Aslında Mimarlık, Şehircilik ve Sanat… sözleri ve alıntılarını, Doğu, Batı Ayrımında Aslında Mimarlık, Şehircilik ve Sanat… kitap alıntılarını, Doğu, Batı Ayrımında Aslında Mimarlık, Şehircilik ve Sanat… en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Konuları açık seçik hale getirme arzusu Hristiyanlık için aşılması zor bir konudur. Çünkü Ortada birden fazla kutsal kitap ve azizlerden oluşan bir otoriteler grubu bulunmaktadır. Hangi kitabın yazdığı doğru hangi azizin dedikleri önemli derken, ortaya çıkan durum karşılıklı okumayı zorunlu kılar. İslam ile karşılaştırıldığında önemli bir zıtlık göze çarpar zira İslam teolojisi Kuran'ın tek ve değiştirilmemiş olduğunu kesin bir biçimde kabul eder. Bu sebeple özellikle temel konularda farklı düşünceleri karşı karşıya koyma ihtiyacı hissetmez. Bu özellik İslam düşünürlerinin yazma ve konuşma biçimlerine sirayet etmiştir. Thomas Aquinas'ın akılcı tavrı yazdığı metinde de kendini gösterir. Sistematik bir biçimde düzenlediği yazıları tam bir kurallar silsilesidir. Bütün metin sürekli olarak genel bir planın kontrolü altında ilerler. Dipnot verme, referans gösterme, ileri sürülen fikirleri çürütmeye yönelik hamleler yapmanın tamamı Aquinas'ın eserleri ile özdeşleşir ve keskin kurallar halini alır. Hatta Panofsky bütün bu anlatımların özellikle Trinitaryan sembolizimcilikle yani Hristiyanlığın Kutsal Üçlemesi'ne atıfla yapıldığını söyler.
Her sabah güneşle mi kalkıyorsun yoksa ne ile ilişkili olduğu belli olmayan saatle mi? Dışarıya adım attığında doğa ile mi buluşuyorsun yoksa birileri tarafından cetvelle çizildiği anlaşılan sokakla mı? Gideceğin yere sen mi karar veriyorsun, aldığın maaş mı? Ne zaman tatil yapacağını aylar öncesinden nasıl bilebiliyorsun? Elindeki internet bağlantılı telefon, evindeki televizyon, kendi paranla gittiğin sinema sana ne giyeceğini, ne yiyeceğini, ne okuyacağını her gün bas bas bağırmıyor mu? Yaşadığın şehirde hangi noktada nasıl davranacağın net bir biçimde belli değil mi?
Reklam
Egoyu geri plana iterek güzelliğin olduğu gibi belirmesine olanak sağlamak, Doğu sanatçısının önemli bir hedefidir.
Sayfa 107Kitabı okudu
Ama şu bir gerçektir ki günümüzde şehirlerin ve yaşamların tam bir kesinlik içinde düzenlenmesi mutluluk ile doğru orantılı kabul edilmektedir.
Batılı düşünce elindeki imkanlarla, dünyayı dizginlenecek bir at olarak görür. Dünya onun hizmetkarıdır.
Sayfa 19 - Kaknüs Yayınları, 2015
Caminin en özel alanı olarak düşünülse bile mihrabın içinde duracak kişinin herhangi bir Müslüman olabileceğini unutmayalım. Gerçekten de mihrap benim bakış açıma göre bir Müslüman'ın sığacağı bir oyuk olarak bütün Müslüman ferdlerin temsil edildiği yani '' insanın'' temsil edildiği bir boşluktur. İnsan Allah'a sığınır mihraba sığınırken. Sığınmak burada doğru bir kelime olmalı zira Kuran'da ''mihrap'' Hz. Meryem'in sığındığı yer manasında kullanılmıştır. Bunun yanında mihrap Kuran'da yaşanılan, ibadet edilen yer anlamıyla da bulunur.
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
Özellikle Eski Mısır ve Yunan'da kullanıldığını söylediği perspektif tekniğinin bilinçli olarak terk edildiğini belirtir: ... sanatsal yaratımda perspektifin kullanılmadığı tarihsel dönemlerde, temsili sanat yaratıcılarının perspektifi ''becerememesinin'' söz konusu olmadığı, aksine basitçe, bunu kullanmak istemedikleridir. Ya da daha açık bir ifadeyle, perspektifinkinden farklı temsil ilkeleri kullanmak istiyorlardı onlar.
Muhammed İkbal'in bir gül bahçesinde tek tek güllerle ilgilenen kadim İranlı bilge ile içine girmeyip bahçeyi dışarıdan bir bütün olarak seyreden kadim bir Yunanlı filozofun arasındaki en önemli ayrımın, bahçe ile güle yönelik tavırlarında somutlaştığını söylemesi hep insanın bu bütün ve parçaya yönelik dikkatine dayandırılmıştır.
Ezan insan aracılığıyla ile ortaya çıkan bir ses olduğundan duymaya yöneliktir. Hal böyle olunca da sesin ulaşabildiği son nokta caminin sınırını belirler ve o sınırlarda yeni bir cami inşa etmek gerekir. Yine sesin duyurulması ve duyulması ile ilgili olarak, minarenin civardaki en yüksek nokta olması sesin ulaşımının kolaylığı açısından lazımdır. En nihayetinde insanlar sesle bilgilendirilmekte ve çağrılmaktadır. Aristo'nun bir konuşmasında, bir kentin toplantı yerinin bağıran bir insanın sesini duyurabileceğinden daha büyük olmaması gerektiği yolundaki sözü, aynı zamanda minarenin ulaştığı son nokta itibariyle bir kenti de betimlediğini gösterir. Bu kent İslam şehrinde mahalle olarak nitelendirilebilir.
Sayfa 139Kitabı okudu
Görselleştirme algısına tekrar dönecek olursam belirtmeliyim ki, baktığı cismin sadece salt görünenden ibaret olmadığını düşünen bir toplum için dış yüzeyi resmetmek basit bir tekrar ve uhrevi olana dair bir hakaret olarak algılanacaktır. Bu sebepledir ki Doğu, figüratif sanatlarında gerçekçilikten uzak durmuştur. İslam tasavvufunda Adem'e secde etmeyen şeytanın Adem'i sadece cismani tarafını gördüğü, ötesine geçemediği düşünülür. Bu bakımdan fenomenlerin sadece dış yüzüyle ilgilenmek şeytana has bir durum olarak görür.
Reklam
Edward Said'in Müslümanlarda neden roman olmadığına dair söyledikleri de bu doğrultudadır. Kuran gibi kesin bir metnin yanında yazılan diğer metinler ancak süs olabilir ve belli bir noktaya kadar ciddiye alınabilir.
İslam'ın ilk günlerinde ezan okuyan müezzinin yüksekçe bir kayanın üzerine çıkarak ezan okuduğu bilinmektedir. Yapılan çağrının insan sesi ile oluşu İslam'ın dünya görüşünü kavrayan birisi için şaşırtıcı olmayacaktır. Çünkü ezanın merkezinde de insan vardır. Yine ezanın bir ibadet biçimi olduğu düşünüldüğünde ibadetin ruhuna da uygun bir durumdur bu. Müslümanları çağırmak ve bilgilendirmek için başka yöntemler de kullanılabilecekken insan sesinin tercih edilmiş olması meselenin salt ''ses çıkarmak, duyurmak'' tan ibadet olmadığını gösteriyor.
Sayfa 138Kitabı okudu
Izgara tipi planlama, uygulandığı bölgenin topografyasına uymak yerine, kendisini topografyaya dayatan bir anlayıştı.... Parataktik, tekil kent anlayışının yerini, sintaktik, bütüncül anlayışa bırakmasıyla yaygınlaşan ızgara biçimli kentin önceki Yunan kentleri ile olan farklılığını Lewis Mumford şöyle anlatıyor: ... Kent daha çok gücün sergilendiği tantanalı bir gösteri yeri haline geldi; caddeleri de buna uygun olarak, hizaya sokuculuğun ve sömürünün yaygın olduğu bir sistemi örtbas etmeye hizmet eden iki boyutlu cepheler sunuyordu.... Yunan kentinin iç hayatı çözüldükçe, kentin dış cephesi daha yüksek seviyede bir biçimsel düzen ve tutarlılık sergilemiştir.
Dönüşebilen Hristiyanlık, dönüşebilen Hristiyanlar ve Hristiyanların ürettiği dönüşebilen fikirler demektir.
Bugün etrafımızı saran dünyanın ontolojisi kilise menşelidir dersek yeridir. Evet manastır modern şehircilik adına yaratılmak istenen bir hülyadır ama manastırı meydana getiren akıl kiliseden çıkmadır.
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.