Medeniyetler Çatışması

Doğu Batı - Sayı 41

Doğu Batı Düşünce Dergisi

Doğu Batı - Sayı 41 Sözleri ve Alıntıları

Doğu Batı - Sayı 41 sözleri ve alıntılarını, Doğu Batı - Sayı 41 kitap alıntılarını, Doğu Batı - Sayı 41 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer akıl hastalarının ve akıl hastası olmayanların tanımı, bu ikisi arasındaki sınır ve akıl hastalarına yaklaşım bir medeniyet düzeninin göstergeleri ise, ortaya çıkan soru, bu gösterge temelinde dünya üzerinde birden fazla medeniyet tanımı yapılıp yapılamayacağıdır.
Foucault'nun iddiasına göre, dinin toplum hayatında çok etkili olduğu Orta Çağda, Hristiyanlık söylemindeki günah ve günahlardan arınma kavramları ve akıl hastalarının Tanrı’nın bilgeliğinin taşıyıcıları olduğunua olan inanç sayesinde akıl hastalarıyla diğer insanların iletişimini sağlayan ortak bir dil vardı. Fakat bu ortak dil Rönesans ve Aydınlanmayla beraber yok oldu. Dini bir önem ve mistisizm atfedilerek bir bakıma saygı gösterilen "deli" lerin durumu, tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak yeniden tanımlandı ve akıl hastaları ile akıllılar arasındaki iletişim koptu. Akıl hastalarına uygulanan tedavi ve tecrit yöntemleri radikal bir şekilde değişti ve eskiden Tanrı’nın gizemli bir işi olarak addedilen bu kimseler, bu sefer çözülmesi gereken bir problem olarak görüldükleri için toplumdan fiziksel olarak uzaklaştırılarak hastane ve benzeri mekanlara hapsedildiler. Foucault için akıl hastalarının tecridi Batı Medeniyetinin Aydınlanmayla gerçekleşen büyük iç değişiminin tezahürüdür... Dini şefkatin yerini, bilimsel tedavi ve tecrit almıştır.
Reklam
Samuel Huntington'ın 1993 tarihli "Medeniyetler Çatışması" tezi medeniyet kavramının popülerleşmesin de bir dönüm noktasıdır.
Medeniyetin tanımlanması konusunda kayda değer bir tartışmanın bulunmayışının ne kadar şaşırtıcı olduğunu anlamak için, çağımızın bir başka önemli kavramının, demokrasinin tanımı üzerine siyaset biliminde yaşanan sert tartışmaları hatırlamak yeter. Medeniyet gibi sosyal bir gerçekliği olduğu varsayılan bir fenomeni tanımlarken (sadece) zamandan ve mekandan bağımsız, durağan bir objektif nesne aramaktan ziyade medeniyetin, şayet böyle bir şey varsa, kendini kuşaktan kuşağa aktarmasını sağlayan dinamik mekanizmaları (da) aramak gerekir.
Freud'un medeniyet tanımında din, insanoğlunun sanatsal, bilimsel ve diğer entelektüel başarılarına ilham kaynağı olan başlıca unsur olarak merkezi bir role sahiptir. Bununla beraber, Freud insanın içgüdüsel duygularının bastırılmasından ve buna bağlı pek çok psikolojik rahatsızlıktan medeniyeti sorumlu tutmakta ve bazı önemli yanlarını görmekle beraber, genel olarak medeniyeti olumsuz bir şekilde değerlendirmektedir.
"Düşünce tarzları olarak medeniyetler" incelemesinde Braudel, her dönemde belli bir dünya görüşü, ortak bir zihniyet, toplumun geneline hakimdir" iddiasının ardından bu ortak zihniyetin, "topluma kabul ettirici, tercihlerinde yol gösterici, önyargılarını onaylayıcı ve hareketlerini yönlendirici" bir rolü olduğunu savunur.
Reklam
27 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.