Bazen haklı gerekçelerimiz olur yalana başvurmakta. Ama neye göre haklı, kime göre haklı, orası hep bir muamma.
Gerçeklerin yalandan daha az acıtacağını, kandırılmanın yarattığı his olan aşağılanmayı anlayamaz insan, hayatında bir kez olsun kandırılmadan. Yalanın gerçeklerden daha yıkıcı olduğunu idrak edemez, yalanı ortaya çıkmadan. En büyük gerçek şu ki; elbet bir gün ortaya çıkar her yalan.
Derya ve annesi Eda’nın anlatımıyla bir yalan yumağının çözülümü DÖNÜŞ. Gerçeklerin peşinde hayallerden vazgeçiş, çırılçıplak bir öze dönüş...
Annesinin şapka kutusundan Derya’nın başına yıkılan mektuplar değildi, onlar aslında başından aşağı dökülen gerçeklerdi. Şimdi iz sürmek, aldatanlarla yüzleşmek gerekliydi.
Gerçekleri öğrenmekle bitti mi peki? Sıra artık duvarları yıkıp, tekrar güvenebilmekteydi. Hayatını karartmış olsa da affedilecek olan, affetmek erdemlikti.