Yıl 1516.
Aylardan Kasım.
Osmanlı-Bosna Eyaleti`nde Hıristiyan çocukları ailelerinden zorla alan yeniçeriler, çocukları İstanbul`a götürmek üzere yola koyulurlar.
***********
Ailelerinden koparılan çocuklardan biri, Şahinoğlu Köyü’nden 10 yasında, esmer bir çocuktur. Osmanlı, Bayıca adlı çocuğa Mehmet adını verir. Yıllar geçer ve o esmer çocuk
Dünyanın kurallarını, hayatın ve insan ilişkilerinin temellerini belirten yüzyıllardır. Ama bu, değişmeyecekler demek değildir. Yalnız insan hayatıyla ölçülünce sonsuz gibi görünürler. Onların devamı ile bir insan ömrü arasındaki ilişki, tıpkı bir ırmağın yüzündeki dalgalı su ile dibindeki durgun görünen suya benzer. Biri dalgalı, hareketli ve hızlı; ötekisi hissolunamayacak kadar ağır akar. Ve bu, merkezleri değiştirmek düşüncesi bile zararlı bir şeydir. Bu büyük ırmakların kaynaklarını değiştirmek, dağların yerlerini değiştirmeye benzer. Ani değişiklikler isteği ve onları kuvvet zoruyla gerçekleştirmek düşüncesi, insanda çoğu zaman bir hastalık gibi belirr, daha çok kafasında güçlenir. Yalnız şu var ki bu kafalar iyi düşünemez, sonunda bir sonuca varamaz. Çoğu zaman da omuzları üstünde kalmazlar. Çünkü dünyayı yürüten ve idare eden insanların istekleri değildir. İstekler rüzgara benzer. Tozları bir yandan alıp öbür yana götürür, bazen bütün ufku karartır. Ama sonunda sakinleşir. Yatışır ve arkasından dünyayı yine o sonsuz biçimiyle bırakır.
Hayattan zevk ve özgürlükten böylesine cüretle söz eden,onu bu biçimde hayal ettiği halde ondan az nasip alan,onun kadar ağır bir esaret yükü taşıyan ve acı çeken bir kuşak olmamıştır.
Tabiat kanunlarına göre insanlar daima bütün yeniliklere karşı gelirler. Ama bu uzun sürmez.Çünkü önemli olan , hayatın aldığı biçim değil, hayatın kendisidir.