Dünya Tarihinde Afrika Tarihöncesinden Günümüze Sözleri ve Alıntıları
Dünya Tarihinde Afrika Tarihöncesinden Günümüze sözleri ve alıntılarını, Dünya Tarihinde Afrika Tarihöncesinden Günümüze kitap alıntılarını, Dünya Tarihinde Afrika Tarihöncesinden Günümüze en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... Gerçek ise, zorluk karşısında bile Afrika'nın bir yaşam ve çeşitlilik kıtası olduğudur. Yoksulluk vardır, ama aynı zamanda zenginlik de vardır ve bu zenginlik para ve mal şeklinde olmasa da, genellikle aile ve toplum şeklinde mevcuttur. Zorluk karşısında da sevinç ve kararlılık vardır. Afrika'ya ilk kez gelenlerin çoğu, sadece yoksulluk ve zorluktan dolayı şok yaşamazlar. Aynı zamanda bu şartların Afrika ruhunu yenilgiye uğratmak yerine Afrika ruhunun bunları yenilgiye uğratmış olduğu gerçeği de onları şaşırtır. Afrika'da hiç yaşamamış olanlar için bu tanımlanması zor bir paradokstur; ama bu, çok az insanın Afrika'ya sadece bir kez gitmesinin ve kıtadan ayrılan birçok Afrikalının daha sonra geri dönmesinin sebeplerinden biridir. Afrika pasif olarak dışarıdan gözlemlenirse, ölüm imgeleri bombardımanına yakalanılır. Afrika'da bulunulursa, yaşamın canlılığının ta kendisi ağır basar.
Vergilendirmenin birçok çeşidi vardı; bunların bazıları oldukça yaratıcıydı. Erken dönemde Afrikalıları vergilendirmenin en yaygın yöntemlerinden birisi, hane vergisiydi. Vergi tahsildarları bir kasaba veya köyü ziyaret eder, çatıları sayar ve topluma, ev sayısına dayalı bir vergi faturası çıkartırdı. Buna karşı hızlı bir şekilde geliştirilen bir çözüm olarak daha az sayıda ama daha büyük evler inşa edildi ve böylece yetkililer kelle vergisi (kişi başına vergi) ve ölçek değişikliğinden daha az etkilenecek başka şeylere dayalı vergiler gibi diğer türde vergilere geçtiler. Örneğin Zengibar'da adanın balıkçı toplumlarını para ekonomisi ve vergi dünyasına çekmek anlamına gelen bir kano vergisi vardı.
Amerikalılar ve Avrupalılar bisiklet ve piyano istedikleri için, buharlı gemiler kauçuk ve fildişi toplayarak ve arkalarında cesetler ve kesilmiş eller bırakarak Kongo havzasını dolaştılar.
Xhosa halkının bu durum karşısındaki tepkisi, durumun kendisi kadar çaresizdi. 1850'lerin ortasında Hristiyan öğretisinden kısmen etkilenmiş olduğu görülen Nongqawuse adlı genç bir kıza "vahiy" indi. Sifu-
ba-Sibanza ve Napakade adında iki ilah, Xhosa halkı için vahye dayanan
bir değişim getirecekti. Buna göre, Xhosa halkı sürülerini öldürürse,
tüm tahıllarını tahrip ederse ve kaplarını kırarsa, onlar için yeni bir çağ
doğacaktı. Bu iki ilah, Xhosa halkının sürülerini yeniden toplayacaktı.
kapları tahılla dolup tașarak geri dönecekti, ataları geri gelecekti ve
beyazlar da denize sürülecekti. Xhosa halkının bunu denemeye istekli
olması bile, durumlarının ne kadar vahim olduğunu açıkça göstermektedir.
1857 yılında sürülerini öldürmeye ve tahl stoklarını tahrip etmeye
başladılar. Ancak ataları geri gelmedi, sürüleri mucizevi bir şekilde geri
dönmedi ve beyazlar inatçı bir şekilde yerlerinde durmaya devam etti.
Aynı tarihlerde bir akciger hastalığı salgını bölgeye yayıldı, katliamdan geriye kalan büyükbaş hayvanları öldürdü. Ardından korkunç bir kıtlık geldi. Binlerce insan öldü, binlercesi de göçmen ișçi olarak Cape Sömürgesinde iş aramak zorunda kaldı. Xhosa Hayvan Katliamı, Ingilizler
için mükemmel bir fırsata dönüştü. Bir yandan Xhosa halkının kalan tüm gücünü silip süpürdü, diğer yandan da Cape'de çok ihtiyaç duyulan işgücünü sağlamış oldu.
Portekizlilerin on beşinci yüzyılın başında Atlantik'i keşfi, yeniden fethin(reconquista), yani Müslümanların hakimiyetindeki İber Yarımadası'nın Müslümanlardan geri alınmasına yönelik askeri girişimin bir tür denizcilikte uzantısıydı.
"[Biz] bir zincir içinde kendimizi birbirimize bağlamak için bir araya gelmek istiyoruz. Öyle ki herhangi bir devlet, içimizden birini hepimizle mücadele etmeksizin çekip almasın."
Kwame Nkrumah (Gana'nın kurucusu ve ilk devlet başkanı)
Afrikalılar olarak ulusal özgürlüğü elde etmek için birlik olmada oldukça başarılı olurken, ekonomik kalkınma ve siyasi istikrar için birleşmede tamamen başarısız olduk
Herero ulusu ülkeyi terk etmelidir. Eğer bunu yapmazlarsa, onları zorla çıkaracağım... Alman bölgesi içinde silahlı veya silahsız, sürüye sahip olsun veya olmasın, Herero kabilesinden herkes vurulacaktır. Bölgede hiçbir kadın veya çocuğa da izin verilmeyecektir; kendi insanlarının yanına gönderilecek veya vurulacaktır. Bunlar, güçlü Alman imparatorunun büyük Generali olarak büyük Herero ulusuna söyleyeceğim son sözlerimdir...
Bu sözler Alman Generali Lothar von Trotha'ya aittir yirminci asrın ilk soykırım emridir. Güneybatı Afrika'da yaşayan Herero ve Nama halkalarının neredeyse tamamı öldürüldü. Kalan az sayıdaki halk ise toplama kamplarına götürüldü ve daha sonra Nazilerin üstün ırk deneyine maruz bırakıldılar.