En Eski Dünyayı Kim Yönetiyor Sözleri ve Alıntıları
En Eski Dünyayı Kim Yönetiyor sözleri ve alıntılarını, en eski Dünyayı Kim Yönetiyor kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İnsanların edilgin ve itaatkar kalmasını sağlamanın akıllıca yolu kabul edilir görüş çeşitliliğini katı bir şekilde sınırlamakla birlikte o çeşitlilik alanı içerisinde canlı tartışmalara imkan , hatta daha eleştirel ve muhalif görüşleri teşvik etmektir. Bunu yapmak insanlara özgür düşünmenin var olduğu hissini verir, halbuki sistemin ön kabulleri tartışmanın kapsamına getirilen sınırlarla daima pekiştirilmelidir."
Tüm zamanların en çok alıntı yapılanları arasında (Marx, Lenin, Shakespeare, Aristoteles, İncil, Platon ve Freud’dan sonra) sekizinci sırada yer alan Noam Chomsky, yaşayan yazarlar arasında ise uzun zamandır en çok alıntılanan kişidir.
Amerikan politikasını belirleyenler, ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan dünyanın ilk küresel gücü olarak çıkacağının pekâlâ farkındaydılar ve hem savaş sırasında hem de savaşın ardından, savaş sonrası dünyayı nasıl şekillendireceklerini dikkatlice planlıyorlardı.
1949’da Doğu Avrupa’daki ABD casusluğu, Doğu Cephesi’nde Nazi askeri istihbaratının başında bulunan Reinhard Gehlen’in yönettiği bir şebekeye devredilmişti. Bu şebeke, en kötü suçluların birçoğunu hızla içine çeken ABD-Nazi ittifakının bir parçası olup, Latin Amerika ve başka bölgelerdeki operasyonlara kadar uzanıyordu.
Batı Avrupa’nın devlet kapitalizmine dayanan ekonomilerini yeniden oluşturmak için ABD, Marshall Planı’nı hazırladı (bu planla Avrupa’ya 1948 ve 1951 yılları arasında 12 milyon dolardan fazla borç verildi ve bağış yapıldı. Bu fonlarla, en çok para akışının olduğu 1949 yılında, ABD’den Avrupa’ya ihraç edilen malların üçte biri satın alındı).
Eğer Grenada gibi küçücük, yoksul bir ülke, halkına daha iyi bir yaşam sunmayı başarıyorsa, daha zengin kaynakları olan başka bir yerde insanlar şunu soracaktır: “Biz neden yapmayalım?”
1940’ların sonlarındaki Dışişleri Bakanı Dean Acheson’dan günümüze kadarki ABD’li planlamacılar hep, “Çürük bir elma tüm sepeti çürütür,” diye uyarıda bulundular. Tehlike, “çürüğün” -yani toplumsal ve ekonomik gelişmenin- yayılabilir olması.
IMF, verdiği borçlar karşılığında “liberalleşme”yi dayatır. Bu da dış müdahale ve denetime, kamu hizmetlerinde ciddi kesintilere vs. açık bir ekonomi demektir. Bu önlemler; iktidarı daha sağlam bir şekilde zengin sınıfların ve yabancı yatırımcıların ellerine teslim eder ,...
Virüsünüz olduğunda ne yaparsınız? Önce onu yok edersiniz sonra da potansiyel kurbanları aşılarsınız ki hastalık yayılmasın ABD’nin Üçüncü Dünya stratejisi de temelde böyledir.
Virüsü yok etme işini mümkünse yerel orduya yaptırmak akıllıcadır. Eğer yapamıyorsa, kendi kuvvetlerinizi göndermeniz gerekir. Bu hem daha pahalıdır hem de nahoştur, ama bazen mecbur kalırsınız. İşte, Vietnam da bunu yapmaya mecbur olduğumuz yerlerden biriydi.