Babil Kitaplığı Fantastik edebiyat dizisinin 7. Kitabı olan Duvardaki Kapı’yı Ülker Erzurumluoğlu çevirisinden okudum. Çeviri güzeldi. Kitabın yazarı Herbert George Wells Hakkında Usta Borges şöyle yazıyor: “1866 da Kent bölgesinde doğdu. Babası bakkaldı.
Zaman makinesi 1945 yılında yayınlandı ve tüm bilimkurgu yapıtlarının habercisi oldu.
Doktor Moro’nun Adası 1896
Görünmez Adam 1897
Aya giden adam 1947 eserlerinden bazılarıdır.
Bernard Shaw gibi Fabianlar derneği üyesiydi ( adını quintis fabius maximus dan alan dernek)
Tüm ülke yazarlarının birleşmelerini amaçlayan Pen Club’un kurucularındandır.
Belloc, HG Wells’i taşralı bir İngiliz olmakla suçladı, Wells karşılık olarak
“Görünüşe bakılırsa Bay Belloc Avrupa’nın her yerinde birden doğmuş” dedi.
Anatole France Wells’i “Anglosakson ülkelerin en büyük entellektüel gücü” olarak niteledi.
Wells yaşamının son günlerinde insanları eğitmek amacıyla ansiklopedik niteliğinde eserler verdi.”
Duvardaki kapı: Narnia Günlükleri ve Harry Potter’daki bazı sahneler
Sihirli dükkan: Dustin Hoffman’ın oynadığı Sihirli oyuncakçı ilhamını bu öykülerden almış sanırım. Hikayeleri heyecan ve merak uyandırıyor.
Nasıl dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına düşüyorum. Bazı yazarlara zaafım var ve H. G. Wells de bu yazarlardan. Kitapta beş adet hikaye var. Kitaba adını veren '' Duvardaki Kapı '' gerçekten etkileyici.
* Duvardaki Kapı
* Plattner Hikayesi
* Son Mr. Elvesham'in Hikayesi
* Kristal Yumurta
* Sihirli Dükkan
Evet, yine nefis bir kitap! Babil Kitaplığı serisinden devam ediyorum. Bilim Kurgu'nun üstatlarından H. G. Wells'in 5 öyküsünün yer aldığı oldukça akıcı, eğlenceli ve fantastik bir kitap bu.
H. G. Wells'te neyi seviyorum? Her şeyden evvel yaratıcılığını. Çağının çok ötesinde fikirlere, düşüncelere sahip. Jules Verne gibi onun da
Kitapta 5 farklı hikaye var. İçerisinde beni etkileyen tek hikaye "Son Mr. Elvesham'in Hikâyesiydi."
Edward adında başarılı bir öğrenci vardır. Birgün karşısına epey yaşlı bir adam gelir. Bu adam ünlü filozof olan Egbert Elvesham'dır. Birbirleriyle tanıştıktan sonra. Filozof kendisinin yaşlandığını ve servetini bırakmak istediği birini aradığını söyler. Ama bu kişinin başarılı ve hırslı birisi olmasını şart koştuğunu söyler. Bu tarife tabiki Edward uymaktadır. Birbirlerini iyice tanıdıktan sonra filozof servertini Edward'a verir. Alkol aldıkları bir akşam filozof Edward'a yeşil renkte bir içecek verir. Bunu uyumadan hemen önce içmesini söyler. Edward kendisine bunca servet bırakmış filozoftan şüphe etmez ve uyumadan yeşil sıvıyı içer. Sabah uyandığında bir gariplik olduğunu anlar yürümekte zorlanır heryeri ağrıyordur. Aynanın karşınına geçtiğinde kendini filozofun yaşlı bedeninde bulur. Olayların şaşkınlığıyla kalakalır. Bunu bir rüya sanar. Ama sonrasında anlar ki filozof Edward'ın genç bedenini çalmış ve kendi yaşlı bedeninede Edward'ı hapsetmiştir. Filozof genç bir bedenle hayatına devam eder.
-Bu tür reankarnasyon filmlerini izlemiştim. Wells'in böyle bir hikayesini okumak epey etkiledi beni.
