Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Duygusal Eğitim

Gustave Flaubert

En Eski Duygusal Eğitim Gönderileri

En Eski Duygusal Eğitim kitaplarını, en eski Duygusal Eğitim sözleri ve alıntılarını, en eski Duygusal Eğitim yazarlarını, en eski Duygusal Eğitim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
536 syf.
9/10 puan verdi
Eric Hobsbawm’ın Devrim Çağı’nı okurken, Duygusal Eğitim için “devrimin hayal kırıklığı ve estetik değişimin en iyi yazınsal tescili” demesi üzerine romana başladım. Hobsbawm’ın dediklerini sonuna kadar hak ediyor. Roman aslında pek çok yerde örnek gösterilen kitaplardan biri. Paris Modernitenin Başkenti’nde modernist edebiyatın en iyi
Duygusal Eğitim
Duygusal EğitimGustave Flaubert · İletişim Yayınları · 2016374 okunma
Frédéric başını önüne eğdi. Bozulan düşlerin ilkiydi bu. - Aldırma, dedi yüzbaşının oğlu, hayat uzun; genciz ikimiz de. Gelip seni bulurum! Hiç merak etme.
Reklam
Werther, René, Franck, Lara, Lélia[1] gibi yapıtların yanında zayıf cinsten başka kitaplar da onda aynı coşkuyu uyandırabiliyordu. Kimi zaman iç çalkantılarını ancak müzikle dışavurabileceği sanısına kapılır ve birtakım senfoniler yazmaya özenirdi; kimi zaman da nesnelerin dış görünümlerine gönül verir, resim yapmak isterdi. Şiir de yazmıştı; Deslauriers, kendisine gösterdiği şiirleri çok beğenmişti; ama bu konuda başka çalışmaları olup olmadığını da sormamıştı. 1)Werther (Goethe), René (Chateaubriand), Franck (Alfred de Musset), Lara (Byron), Lélia (George Sand).
Göreceksin bak, yeni bir 89 devrimi hazırlanıyor! Anayasalardan, fermanlardan, kurnazlıklardan, yalanlardan bıkıldı artık! Ah! Bir gazetem ya da bir kürsüm olsa, bunu anlatmak için nasıl silkelerdim sizi! Ne yaparsın ki her iş parayla dönüyor! Berbat şey bir meyhanecinin oğlu olmak, gençliğini ekmek parası peşinde koşarak harcamak!
Aşk dehanın besinidir; soluk aldığı hava gibidir. Yüce yapıtları olağanüstü coşkular yaratır. Ama düşlerimin kadınını aramaktan vazgeçiyorum! Zaten, günün birinde ben; içinde elma mı değersiz cam mı olduğunu bilmediğim bir hâzineyle birlikte sönüp gideceğim.
yoksulluk bilgeliğin anasıdır. Bu yüzden nice iftiraya uğradık,
Reklam
Daha önce düşlediği tatları bulamamıştı; bir okuma odasındaki kitaplardan nasibini almış, Louvre’daki koleksiyonları seyretmiş, üst üste birkaç kere tiyatroya gitmiş, sonunda da büyük bir aylaklık içine düşmüştü.
Yalnızlık tak deyince Baptiste Martinon adlı eski bir arkadaşını aradı ve Saint-Jacques Sokağı’ndaki bir pansiyonda maden kömürü yanan bir ocağın başında harıl harıl Hukuk Muhakemeleri Usulü’ne çalışır buldu onu.
beş parasız kalmak korkusuyla, bu tür eğlencelerden sakınıyordu. Yine de, sevilmeye layık bir erkek olduğu kanısındaydı. Kimi zaman, yüreği umutlarla dolup taşarak uyanır, bir randevuya gidiyormuş gibi özenle giyinir, dolanır dururdu Paris sokaklarını. Önü sıra yürüyen ya da karşıdan gelen her kadın için “İşte bu!” diye düşünürdü. Her seferinde de yeni bir hayal kırıklığına uğrardı. Kafasındaki Madam Arnoux fikri bu özlemleri kuvvetlendiriyordu. Belki de, günün birinde yolu üstünde buluverecekti onu; yanına nasıl yaklaşırdı acaba? Ne düşler kurmuyordu ki bu konuda? Rastlantının umulmadık cilveleri olacaktı, söz gelimi korkunç bir felaketten kurtaracaktı onu.
Bir akşam, Palais-Royal Tiyatrosu’nda, sahneye yakın localardan birinde Arnoux’yu gördü; bir kadın vardı yanında. O muydu yoksa? Loca boyunca çekilmiş yeşil tafta perdeden yüzü görülmüyordu. Nihayet sahneyle birlikte locanın perdesi de açıldı. Uzun boylu, otuz yaşlarında, solgun bir kadındı bu; güldükçe, kalın dudaklarının arasından pırıl pırıl dişleri görünüyordu. Arnoux ile senli benli konuşuyor, yelpazesiyle parmaklarına vuruyordu onun. Sonra, sarışın bir genç kız gelip aralarına oturdu; demin ağlamış gibi göz kapakları azıcık kızarmıştı. O geldikten sonra, Arnoux hep onun omzunun üstünden eğilerek konuştu kadınla; kadın hiç karşılık vermeksizin dinliyordu.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.