Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Edebiyat Ve Sanat Üzerine Yazılar

Hilmi Yavuz

En Eski Edebiyat Ve Sanat Üzerine Yazılar Gönderileri

En Eski Edebiyat Ve Sanat Üzerine Yazılar kitaplarını, en eski Edebiyat Ve Sanat Üzerine Yazılar sözleri ve alıntılarını, en eski Edebiyat Ve Sanat Üzerine Yazılar yazarlarını, en eski Edebiyat Ve Sanat Üzerine Yazılar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
420 syf.
9/10 puan verdi
Bir edebiyat öğrencisinin bu kitabı kesinlikle okunması gereken kitaplar listesine alması lazım.
Edebiyat Ve Sanat Üzerine Yazılar
Edebiyat Ve Sanat Üzerine YazılarHilmi Yavuz · Yapı Kredi Yayınları · 200521 okunma
Şebüsteri’nin Gülşen-i Raz adlı eserinde ‘nur-ı siyeh’i Abdülbaki Gölpınarlı şöyle yorumlar : ‘Siyah renk sufilere göre kemal mertebesine mahsus bir renktir. Gece nasıl karanlığı ile her şeyi örterse, Tanrı ’nın zat tecellisi de, her şeyi bütün mecazi varlıkları örter, yok eder. Bu bakımdan kemal rengi ‘kara nurdur ’. Aynı yazıda Şebüsteri’nin eserindeki kısmı da alıntılıyor Yavuz : ‘ Tanrı’nın pek parlak, pek nurlu olan zatına karşı aklın nuru, güneşe bakmaya çalışan göze benzer. Göz, güneşe bakmaya kalkıştı mı, kamaşır, kararır, bir şey görmez olur. Fakat bir bilsen. Karanlık, Tanrı zatının nurudur. Ab-ı hayat, o karanlık içindedir. O kara nur, ancak göz nurunu alır. Sen bakışı bırak... Zaten burası bakış yeri değil... ’
Reklam
'Homeros için denizde fırtına Poseidon'un öfkesini simgeler; gündoğumunda ufukta görünen pembelik de gül parmaklı Aurora'nın gökyüzüne dokunduğunu belirtir; Vergilius ise doğayı sakin, mutlu ve esenlik içinde görür.' Bu Homeros'un da Vergilius'un da doğayı, yaşadıkları çağın egemen ideolojilerinin içinden betimlediklerini gösteriyor.
"Gerçekliğin ölçütü, doğanın ve eşyanın olduğu gibi betimlenmesi değil öyleyse. Betimleme, doğayı ve eşyayı olduğu gibi kopya etmez; betimleneni egemen ideolojinin içinden yeniden üretir. Vergilius doğayı, Roma İmparatorluğu'nun mutlu yükseliş çağında, sakin ve esenlik içinde görüp öyle betimlemişse, onu o yıllarda İtalya'da hiç mi fırtına olmadı, diye eleştirmek gerekmiyor: Gerçekçi betimleme, bir yansıtma değil çünkü..."
"Lukacs'a göre, gerçekçi yazar nesneleri, olayları, durumları sadece betimleyen, görünüşü en ince ayrıntılarına kadar sıralayan biri değildir. Bunu, doğalcı yazar yapar, diyor Lukacs. Gerçekçi yazar, betimlemez, öyküler. Öykülemeyi betimlemeden (description) ayıran, görünüşün arkasındaki insansalı, dolayısıyla da içkin anlam taşıyanı seçmektir. Kısaca, diyor Lukacs, doğalcı yazar sıralar ve betimler; gerçekçi yazarsa seçer ve öyküler. Böylece Lukacs, Gerçekçiliği, Betimleme - Öyküleme karşıtlığında temellenen bir sorunsa olarak görüyor."
"Marx'ın eğretilemesini kullanırsak, 'ışık geçirmeyen' (opaque) toplumlarda saydamlığı ortadan kaldıran, ideolojilerdir.
Reklam
"Nesnelerin şiirselliğiyse, insanların yaşamlarına bağlandıklarında gerçekleşir."
"Türk modernleşmesi, Batılılaşmayı somut ve görünür simgelerle kavradığı içindir ki, 'parça'yı 'bütün'ün kendisi zannetmiş; bir medeniyeti temellendirmenin soyut kavramlarla mümkün olabileceğinin ayırdına varmamıştır; -ya da en azından, bana öyle görünüyor."
"Yaşam tarzı, hiç şüphesiz, bir medeniyetin ayırdedici özelliklerinden biri. Ama, Medeniyet hiçbir zaman, yaşam tarzına indirgenemez. Onun bir parçasıdır, evet, ama Medeniyet'le bir ve aynı şey değil."
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.