"Anın içinde yaşıyor, anın içinde ölüyorsun. Geçmişi ya da geleceği düşünmeden."
Kitap hakkında ilk söyleyeceğim şey adı gibi efsane olmasıdır. Cidden çok iyi bir distopik kitaptı. Çok akıcı dili olan sürükleyici bir kitaptı.
Kitap, bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri'nin batı kıyısı olarak bilinen yerde şimdi Cumhuriyet adında, komşularıyla sürekli savaşan bir ülkede geçmektedir.
Cumhuriyet'in seçkin sınıfından gelen on beş yaşındaki üstün yetenekli June, askerî bir dehaya sahiptir. Bu kızımız denemesinden tam puan alır. Bu nedenle kendi yaşıtlarının aksine lise yerine üniversiteye gider. Fakir bir aileden gelen on beş yaşındaki Day ise ülkenin en çok aranan suçlusu ve bir devlet düşmanıdır. Kendisi gibi asker olan ağabeyi Metias öldürülünce June, Day'in peşine düşer.
Daha öncesinden yazarın Warcross ve Wildcard kitaplarını okumuştum. Onlara nazaran daha basit bir kurgusu olduğunu düşünsem de (özellikle de karakterleri bakımından) bu kitabı çok sevdim. Kitap karakterleri için pek aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Karakterlerin çok fazla saçma yönleri vardı. Bazı kısımları çok fazla abartılmıştı. Özellikle June ve Day karakterlerinin özelliklerini çok çok gereksiz bir biçimde abartmış yazar. Tamam yetenekli olabilirler ama kitapta onlarca insan var. Bu iki çocuk, on beş yaşındalar. Yani nasıl her şeyi diğerlerine göre daha iyi bir şekilde yapıyorlar. Nasıl her konuda bu kadar yetenekli olabiliyorlar anlamadım. Her ne kadar karakterlerin abartılmış özellikleri beni sinir etsede bu kitabı sevdiğim gerçeğini değistirmiyor. Dediğim gibi bana göre çok güzel bir kitaptı. Kitaba bir şans vermenizi öneririm.