Kur'ân-ı Kerîm Allâh'ın kelâm sıfatıdır. Mahlûk ve hâdis
değildir. Kur'ân-ı Kerîm harf, ses ve parçalardan da müteşekkil değildir. O bir mânâdır. Allâh Teâlâ sesleri ve harfleri yarattıktan sonra, bu Mânâyı Cebrail (a.s.) perde arkasından dinlemiş ve hıfz etmiştir. Sonra o Peygamberimize, Peygamberimiz (s.a.v.) ashab-ı kirama, onlar tabiîne, tâbiînden de bize kadar nakledilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm İbrânice ve Süryanice değildir. Kur'ân-ı Kerîm'in Arapça olarak indirilişi, Allâh'ın kelâmına delalet etmesi içindir. Kur'ân-ı Kerîm' in harfleri ve sesleri mahlûktur. Yazılı olan şey ise Mahlûk değildir. Kur'ân-ı Kerîm'e Mahlûk diyen kâfirdir.
Bir kimse, gece zannederek iki rekât teheccüd namazı kılsa sonra da fecir vaktinin girdiğini farkederse kıldığı bu namaz sabah namazının sünneti yerine geçer.