En Eski El Munkız Mined Dalal Gönderileri
En Eski El Munkız Mined Dalal kitaplarını, en eski El Munkız Mined Dalal sözleri ve alıntılarını, en eski El Munkız Mined Dalal yazarlarını, en eski El Munkız Mined Dalal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şüphecilik ve İlimleri Reddediş
Akıl ve duyu organlarının etkilerinden kurtulmanın manevi bir boyut kazandıracağını savunan mutasavvıflar..
Bu düşünce içime doğup vicdanımı yaralamaya başlayınca bunları tedavi etmeye çalıştım; ama başarılı olamadım. Çünkü bu şüpheler ancak delil ile giderilebilirdi.
Delil de ancak temel akıl prensiplerine dayanan, doğruluğu aşikar bilgiler olabilirdi. Bilgiler kesin olmadıklarında delil olmaya da elverişli olamazlardı.
Kelam ilmini iyice öğrenip bitirdikten sonra felsefe ilmine yöneldim. Şunu kesin olarak anladım ki, "bir ilmin en derin meselelerine kadar vakıf olmayan kimse o ilimdeki bozukluğu fark edemez."
Bir mezhebi iyice anlamadan, onun özüne vakıf olmadan onu reddetmek, karanlığa taş atmaktan başka bir şey değildir. Bundan dolayı hiçbir hocadan yardım dahi almadan felsefe kitaplarını ciddi bir çalışmayla incelemeye başladım. Bunu da dini ilimlere ayırdığım öğretim ve kitap yazma faaliyetlerimden artan boş vakitlerimde yaptım
Anlaşılır, sade ve güzel anlatım
Alim insan, en azından cahil halktan farklı olmalıdır. Bilgili kişi, hacamatçının şişesinde görse bile baldan tiskinmez. Zira şişenin, balı bozmayacağını bilir.
- Nefsin o baldan tiksinmesi cahilliğinden dolayıdır. Gerçekten hacamat şişesi pis kan için yapılmıştır. Cahil ise şişedeki pis kanı görünce, kanın pis olduğu için oraya konduğunu düşünmek yerine kanın, hacamat şişesine bulunduğu için kirlendiğini zanneder. Bilmez ki balda bu özellik bulunmamaktadır. Dolayısıyla sadece hacamat şişesinde bulunuyor olması balın pis olmasına yol açmaz. Bu bir kuruntudur. Ne var ki halkın çoğunda bu kuruntu baskın durumdadır.
Hacamat :sağlığı koruma ve tedavi amacıyla vücudun bir yerinden şişe ile kan alma.
Bir süre sonra Şam'a ulaştım. Burada iki sene kaldım. Bu süre içinde yaptığım tek iş; uzlet*, halvet*, riyazet*, ve mücahede* idi.
-uzlet* Ruhsal olgunluğa ulaşmak amacıyla dünya hayatından uzaklaşarak, münzevi bir yaşam sürmek.
-halvet* Günahtan korunmak ve daha iyi ibadet etmek için ıssız yerlerde yaşamayı tercih etmek.
-riyazet* Nefsin şehvet denilen beden ve dünya ile ilgili arzularını kırmak, bunları etkisiz hale getirmek.
-mücahede* Direnci kırana kadar şeytanla, ibadetleri Allah'ın emrettiği şekilde yerine getirinceye kadar nefisle mücadele etmek.
Meselenin özeti şudur ; Peygamberler kalp hastalıklarının doktorlarıdır... Akıldan beklenen; körlerin rehberlere, ne yapacağını şaşırıp kalmış hastaların şefkatli doktorlara teslim edilmeleri gibi elimizden tutup bizi peygamberliğe teslim etmesidir. Aklın hareket alanı ve işlevi buraya kadardır. Aklın, hastayı doktora teslim etmek ve doktorun sözlerini anlayıp kavratmak dışında fonksiyonu yoktur.
Felsefecilerin yanılgısı..
Felsefecilerden birine söyle denilse: "Bu dünyada buğday tanesi büyüklüğünde bir madde var ve herhangi bir şehre konulmuş olsun. Bu madde önce şehrin tamamını ve ardından da kendini yiyip bitirerek yok etsin. Ne kentten ne içindekilerden ne de kendisinden geriye hiç bir iz kalmasın. Böyle bir madde mümkün müdür?
Onun buna cevabı kesinlikle şu olurdu : "Bu imkansızdır. Bu, batıl inançlardandır."
Halbuki ateş tam olarak böyledir. Hiç ateş görmemiş kimseye aynı şeyler ateş hakkında anlatıldığında derhal inkar eder.