Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emevî Devleti Tarihi

Muhammed Süheyl Takkuş

Emevî Devleti Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Emevî Devleti Tarihi sözleri ve alıntılarını, Emevî Devleti Tarihi kitap alıntılarını, Emevî Devleti Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Hüseyin’in Kûfe’ye doğru yola çıkma kararı isabetli miydi?”
Bu meseleye siyasî ve askerî açıdan baktığımız zaman bu hareketin hatalı olduğunu görürüz. Çünkü bu tarz bir çıkış ile zaferin elde edilmesi ve Emevî düzeninin düşürülmesi çok zor hatta imkânsızdı. Kuvvetle muhtemel ki Hüseyin, siyâsî ve askerî durum hakkında da kafa yormuştur. Ancak şu da bir gerçektir ki zaferden daha çok ölümün ihtimal dâhilinde olduğunu gördüğü böylesine bir ortamda, onun öldürülmemesi ve zafer elde etmesi uzak bir ihtimaldi. Ayrıca vefasızlıklarını bildiği hâlde Kûfe halkına güvenme konusunu da iyi değerlendirememiştir.
Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
İslâm dünyasında kargaşanın hâkim olduğu bir dönemde Abdülmelik hilâfet görevini üstlenmiştir. Yapmış olduğu çalışmalar sonunda o, devleti bu sıkıntı ve kargaşadan kurtarmış ve sarayını, kendisinden önceki hiçbir halifenin yapmadığı kadar sağlam temeller üzerine kurmuştur. Bu sebeple de Emevî Devleti’nin ikinci kurucusu olarak kabul edilmiştir.
Sayfa 84 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tevvâbûn hareketinin üyeleri, hurûc için belirledikleri 5 Rebîü’l-Âhir 65/Kasım 684 tarihinde Nahîle’deki karargâhlarından çıktılar. İntikam yürüyüşlerindeki ilk durakları ise Kerbelâ’daydı. Orada, Hüseyin’in kabrine vardılar, onun için Allah’tan rahmet dilediler, ağladılar ve onu yalnız bıraktıkları için tövbe ettiler.
Sayfa 87 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
II. Mervân, Ümeyyeoğullarının kahramanları ve cesur insanları arasında sayılmaktadır. Atılgan ve doğru görüşlü birisi olmasına rağmen, olumsuz şartlar sebebiyle devletin yıkılışı onun zamanında gerçekleşmiştir. Bu sebeple devletin yıkılışının sorumluluğu ona ait değildir. Çünkü devletin zayıflamasına ve yıkılmasına sebep olan etkenler, uzun zamandan beri devam etmekte idi ve onun kaderi de kendisinin aleyhinde gelişen bu olaylarla mücadele etmek olmuştur.
Sayfa 196 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Semerkant’ta bulunan kâğıt imalathanesi, buranın fethinin önemini de ortaya koymaktadır. Bu meslek, bir grup Çinli esnaf tarafından şehre taşınmıştı. Daha sonra Müslümanlar bu sanayiyi önce Şam’a, ardından da Abbasîler döneminde Bağdat’a taşımışlardır. Nihayet bu meslek, Kâhire, Kuzey Afrika, Sicilya ve Endülüs’e, oradan da M. 12. yüzyılda Avrupa’ya ulaşmıştır.
Sayfa 127 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Hareket şartlarının hazır hâle gelmesi ve uygun zeminin de bulunmasıyla birlikte Muhtâr, siyâsî yönden cahil olmakla nitelenen vali Abdullah b. Mutî’nin ordusunu hezimete uğrattıktan sonra Kûfe yönetimini ele geçirmiştir. Vali ise makamını terk ederek gözlerden kaybolmuştur. Daha sonra Muhtâr Kûfe’de minbere çıkarak programını insanlara açıklamıştır. Ardından da kendi adına yönetmesi için, Ermeniyâ, Azerbaycan, Musul ve Cibâl’e valiler göndermeye başlamıştır.
Sayfa 93 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İdare ya da divanlar konusunda Muâviye zamanında, Bizans ve Fars medeniyetleriyle fazlaca irtibata geçilmesi sebebiyle yönetim sisteminde görülen değişikliklerle birlikte sürekli bir gelişme olmuş ve ileriye doğru hızlı adımlar atılmıştır. Zira Muâviye, idare alanında Ömer b. Hattâb’ın başlattığı fakat son şeklini veremediği icraatları sürdürmek istemiştir.
Sayfa 52 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Ömer b. Abdülaziz
Onun dönemi, Emevî tarihinin en iyi dönemi olarak görülür. Hatta bazı tarihçiler onu, Râşit Halifeler döneminin tamamlayıcısı olarak görmüştür.
Sayfa 166 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
II. Muâviye, gençliği, hastalığı ve hilâfete karşı özel tutumu bir yana bırakılacak olursa, kendisi hakkında tarihî kaynaklarda çok az haber nakledilen tek Emevî halifesidir. Çünkü kendisine biat edildikten az bir süre sonra Müslümanlar’ın ayrılığa düştüğünü ve durumu düzeltmeye kendi gücünün yetmeyeceğini görünce hilâfetten vazgeçmeyi ve başka birisini aday göstermeyi düşünmüş, ancak uygun birisini bulamamıştır. Bunun üzerine Ömer İbnü’l-Hattâb’ın yolunu takip ederek, aralarından halifenin seçileceği altı kişi seçmeye karar vermiş ancak bunu da yapamamıştır. Sonunda, işlerini üstlenmesini istedikleri kişiyi belirlemeleri için Müslümanlar’ın istişaresine durumu havale ederek evine kapanmıştır.
Sayfa 76 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Muâviye, Arab’ın dâhilerinden ve siyâset konusunda en donanımlılarındandı. Dünya işlerinde akıllıca hareket ederdi. Sabırlı, güçlü, siyâset konusunda yetenekli, dünya işlerine dâir uygulamalarında tedbirli, bilgili, dili fasih ve açık, yumuşak davranılması gereken yerlerde yumuşak ama sert davranılması gereken yerlerde de sertti. Fakat davranışlarında sabırlı ve yumuşak davranış ağır basmaktaydı. Cömertti, çokça para harcadı ve lider olmayı çok severdi.
Sayfa 22 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Müslümanlar 73/692 yılında Küçük Asya’ya saldırdılar ve İrmeniye’de zafer kazandılar. Buna karşı Bizans’ın tepkisi ise 76/695 yılında Maraş’a saldırmakla sınırlı kalmıştır. Bu durum, Bizans İmparatorluğu’nun ne denli zayıfladığının bir göstergesidir.
Sayfa 110 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Şîa fırkasının ilk kuruluşu, Hz. Osman’ın halife seçildiği zamanlara kadar uzanır. Belirtmek gerekir ki Ali b. Ebû Talip ve onun halife olmasını temenni ederek etrafında toplananlar, bu seçime olan muhalefetlerini açıkça belirtmişlerdi. Fakat Şîa fırkasının, Emevî yönetimine muhalif bir hareket olarak doğuşu H. 51 yılında Hucr b. Adiyy’in muhalefetiyle başlamıştır. Şiilik, bir akide olarak ise H. 61 senesinde Hüseyin’in (r.a.) Kerbelâ’da öldürülmesiyle başlamıştır.
Sayfa 31 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Abdülmelik b. Mervan zamanında iç siyasetin karmaşası o kadar iyi yönetilmiş ve devlet öyle sağlam temellere oturtulmuştur ki devletin ikinci kurucusu sayılmıştır.
Bizans’a karşı hedefleri net askerî bir siyâset ortaya koymak ve İstanbul’u almak için seferler düzenleme başarısını ilk defa genel anlamda Emevîler, özel anlamda ise Muâviye göstermiştir.
Sayfa 41 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
Keysâniyye, H. 66 yılında Kûfe’de ayaklanan ve Muhammed b. el-Hanefiyye (Mehdî) adına propaganda yapan Muhtâr b. Ebû Ubeyd es-Sekafî’nin muhafız komutanı olan Ebû Amr Keysân’a nispet edilmektedir. Bu sebeple bu fırkaya tâbi olanlara “Keysâniyye”, “Muhtâriyye” ve “Hâşimiyye” adları verilmiştir.
Sayfa 170 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okudu
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.