Kişi tiksindirici bulduğu yiyeceği elindeki bir tek o olsa da yemeyecektir. Bunun için ölmeyi bile göze alabilir. Öte yandan başkaları aynı yemeğin leziz olduğunu düşünebilirler. Duygular, açlık dürtüsünü yenmektedir! Cinsellik dürtüsü ise, kötü şöhreti ile duyguların müdahalesi karşısında savunmasızdır. Bir kişi korktuğu, iğrendiği ya da cinsel bir eylemi asla tamamlayamayacağını düşündüğü için hiç cinsel ilişkiye girmemiş olabilir. Duygular, cinsellik dürtüsünü de yenmektedir! Ve insanın umutsuzluğu, onu intihara yönelterek yaşama arzusunu pekala altedebilir. Duygular, yaşama arzusunu da yenmektedir!
Kelimeler, duygularımızla uğraşma yollarımızdan bir tanesidir. Duygusal olduğumuz zamanlarda kelimelere başvururuz, ama bu duyguları kelimelere indirgeyemeyiz.
Her bir duygu için uygun gördüğümüz kelimelerin mükemmel karşılıkları yoktu.Duyguların dilde nasıl temsil edildiği,pek tabii ki bir evrim meselesi değil, kültür meselesiydi.
Duygular, öncelikle, refahımız için çok büyük önem taşıyan meseleler karşısında gösterdiğimiz tepkilerdir; ve ikinci olarak, duygularım ortaya çıkışı o kadar hızlıdır ki, zihnimizde bunları harekete geçiren sürecin nasıl işlediğinin farkında değilizdir.
Kızgınlık sırasında ,bir ısınma ile birlikte ,bu duyguya neden olan unsura saldırıbilmesi ya da onu tutabilmesi için ellere giden kan akışı hızlanmaktadır (yani eller ısınır).Korku sırasında ellerin ısııs azalmakta ve kişinin kaçabilmesi için bacaklara giden kan akışı hızlanmaktadır.
En çok değer verdiğimiz kişilere en fazla kızmamızın nedenlerinden biridir,bu kişilerin bizi en yakından tanıyan,korkularımızı ,zayıflıklarımı zı ve bizi en dazla incitecek şeyin ne olduğunu en iyi bilen kişiler olmalarıdır.
Halbuki duygular bir süreçtir; evrimimiz ve kişisel geçmişimize bağlı olan, iyi halimizi ilgilendiren önemli bir şey oluştuğunu hissettiğimiz belirli bir otomatik değerlendirme biçimidir.
En çok değer verdiğimiz kişilere en fazla kızmamızın nedenlerinden biri de ,bu kişilerin bizi en yakından tanıyan,korkularımızı , zayıflıklarmızı ve bizi en fazla incitecek şeyin ne olduğunu en iyi bilen kişiler olmalarıdır.
Duygularımız dünyayı görme biçimimizi etkileyerek başkalarının eylemlerini yorumlama biçimimizi değiştirir.
Böylesi bir etki altında, belirli bir duyguyu hissetme nedenimize karşı çıkan bir tavır geliştirmektense, onu doğrulayıp kabul ederiz.
Olan biten seyleri, hissettiğimiz duyguyla uyumlu şekilde değerlendirir ve dolayısıyla söz konusu duyguyu haklı çıkararak sürdürürüz.
En çok sevdiğimiz insanlara karşı en büyük kızgınlıkları duymamız garip gelebilir, ama bu kişiler bizleri en fazla inciten ve hayal kırıklığına uğratan kişiler olabilirler.
En çok değer verdiğimiz kişilere en çok kızmamızın nedenlerinden biri de, bu kişilerin bizi en yakından tanıyan, korkularımızı, zayıflıklarımızı ve bizi en fazla incitecek şeyin ne olduğunu en iyi bilen kişiler olmalarıdır.
Kızgınlığımıza neden olan durumu kontrol altında tuttuğumuzu hissediyorsak, bu kızgınlığı somurtkan bir şekilde korunması gereken bir duygu değil de, düzeltilmesi gereken bir şeylerin belirtisi olarak yorumluyorsak ve yaşamımızdaki kişi ve işlere kendimizi hâla bağlı hissediyorsak, bastırılmış kızgınlığın tıbbi sonuçlar doğurması ihtimal dahilinde değildir.