Öne Çıkan Enver Paşa-Basmacılar İsyanı Gönderileri
Öne Çıkan Enver Paşa-Basmacılar İsyanı kitaplarını, öne çıkan Enver Paşa-Basmacılar İsyanı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Enver Paşa-Basmacılar İsyanı yazarlarını, öne çıkan Enver Paşa-Basmacılar İsyanı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
.
- Turan yapmak istedik, memleketi viran yaptık. diyen Enver Paşa sanki halkın ve milletin başına gelecekleri görür gibidir:
“Son gelişmeler gösteriyor ki savaşın birinci bölümünü kaybettik. Bu imzalanan mütarekeye göre de İngiliz İstanbul’a girecektir. Ben İngiliz’i İstanbul’da görmektense Kafkaslarda İslam için savaşmayı ve ölmeyi yeğlerim.”
Nitekim öyle de olacak, Enver Paşa’nın kaderinin ağları bundan sonra Türkistan’da örülmeye başlanacaktır.
.
.
Enver Paşa birilerinin anlattığı gibi bu hezimetin tek sorumlusu değildir. Onun planlarını uygulamayan, Enver Paşa’yı içine sindiremeyen, dahası başına buyruk hareket eden kıta komutanları ve subayları Sarıkamış bozgununun dışında tutabilir miyiz ki?
.
.
Sivastopol’un bombardıman edildiği haberinin Harbiye Nezareti’ne geldiği gün, en çok hiddetlenen, şaşıran gene Enver Paşa olmuş,
- Bunu niçin yaptılar? Buna niçin meydan verildi? diye bağıra bağıra odasında bir aşağı bir yukarı gezinmişti.
.
.
İttihat ve Terakki’nin Türkistan coğrafyasına yönelik ilk hareketi Talat Paşa’nın emriyle Rodoslu Habibzade Ali Kemal (İlkul) Bey’in 16 Şubat 1914 tarihinde Doğu Türkistan’a gönderilmesidir. Kaşgar’a varan Ali Kemal Bey burada bir öğretmen okulu açmıştı.
.
.
Sarıkamış Harekâtı’na 9. Kolordu Kurmay Başkanı olarak katılan Şerif Köprülü’nün, Enver Paşa’ya karşı duyduğu husumetin etkisinde kalarak yazdığı anıları, Enver Paşa ve Sarıkamış Harekâtı’nı karalama kampanyasının öncülüğünü yapmıştır.
.
.
Enver Paşa Sivastopol’a ulaştıktan sonra arkadaşlarından ayrılmıştı. Enver Paşa’nın aklında tek bir şey vardı: Kafkasya’ya varmak, orada kuracağı bir ordu ile Anadolu’ya yürümek ve ülkeyi kurtarmak.
.
Enver Paşa Türk tarihinin en tartışmalı kişiliklerinden biri... Aslında tartışmaların en önemli sebepleri onun yeterince tanınmamasından kaynaklanır. Peşin hükümlü ve fazlasıyla ön yargılı eleştirilerin dozu bazen eşi görülmemiş şekilde kaçar. Oysa ki dini, vatanı ve milleti için ömrünün her saniyesini harcamaktan bir an olsun imtina etmemiş bir insana bu şekilde davranmak, Enver Paşa'nın şahsına olduğu kadar, tarihe de büyük bir haksızlıktır. Onun mücadelesinin 3. büyük evresi Türkistan sahası ve Basmacılar isyanıdır. Enver Paşa'nın hayatının önemli noktaları ve Türkistan mücadelesi Tarihçi yazar İlyas Kara'nın bahsettiğimiz güzel araştırmasıyla tecessüm etmiştir. Enver Paşa'yı ve mücadelesini anlamak için bu kitabı okumak yeterli... Ona olan tabu halini almış ön yargıların yıkılması için okumak ve bilmek şart... Yoksa hata ve sevaplardan mürekkep insanoğlunu değerlendirmek yerine; sadece hataların cephesinde kalarak, yanlışın üstüne yanlış eklemeye devam etmek olasıdır. Düşünmeden idrak edilmez. Düşüncesizce yapılan yorumlar objektiflikten her zaman yoksundur. Sonuçta her halükarda nesnel tarih kazanır. İlyas Kara'nın nesnel tarih yaptığına şüphe yok.
Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı öncesi durumdan başlayıp neler yaşandığını anlattıktan sonra savaş nasıl başladı kim başlattı nedenleri nelerdi Osmanlı bu savaşa nasıl girmek zorunda Enver Paşa' bin aldığı kararlar, savaşa karşı aldığı tutumdan bahsedilmiş
Daha sonra basmacılik nedir, nasıl ortaya çıktı, Enver Paşa bu gruba nasıl katıldı ya da katılmak zorunda kaldı.
Aklında ki fikri neden gerçekleştiremedi
Askeri okulu başarılarla bitirip çok sevilen tanınan asker olduktan sonra nasıl düşüşe geçti, neden zayıfladı.
Özet şeklinde okunabilecek bir araştırma kitabı.
Enver Paşa'yı merak eden, hakkında daha fazla bilgi öğrenmek isteyen herkes okumalı.
Kitapta yazım hataları vardı. Başka yayınevinden varsa onu tercih edebilirsiniz.
.
İşte Kamil Paşa Hükümeti 23 Ocak 1913 tarihinde toplanmış, konuyu görüşmeye hazırlanmıştı. Verilecek karar belliydi, Batı Trakya elden çıktığı gibi Edirne’nin de Bulgarlara verilmesi onaylanacaktı.
....Yarbay Enver Bey, 12 Ocak 1912 tarihli mektubunda bu duruma açıkça tavır alır, bu mektupta sanki bir darbenin kokusu sezilmektedir:
“Eğer Heyet-i vükela Edirne’yi hiçbir çaba göstermeden bırakırsa orduyu terk edeceğim, açıktan açığa harp çağrısında bulunacağım, ne yapacağımı bilmiyorum, daha ziyade söylemek istemiyorum. Tavsiyelerini düşüneceğim! Vatanı kurtarmak ya da şerefimle ölmek için her şeyi alt üst edeceğim. Daha iyisini kurtarmak için yıkacağım[her şeyi]! Ama bu kadar uzağa gitmeye ihtiyacım olmayacağını ümit ederim”
.