Eşitçilik: Doğaya Karşı İsyan

Murray N. Rothbard

Sayfa Sayısına Göre Eşitçilik: Doğaya Karşı İsyan Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Eşitçilik: Doğaya Karşı İsyan sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Eşitçilik: Doğaya Karşı İsyan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Halkı devletin iradesine bağlamanın başka bir güvenli ve samimi yöntemi de, insanlara suçluluk duygusu aşılamaktır. Özel refahtaki her artış "vicdansız açgözlü­lük," "maddecilik" veya "aşırı servet'' olarak; kar elde etmek "sömürü," veya "tefe­cilik" olarak; karşılıklı yarar getiren mübadele ise "bencillik" olarak lanetlenebilir; böylelikle özel sektörden "kamu sektörü"ne daha fazla kaynak aktarılması sağlan­mış olur. Suçluluk aşılama insanları tam da bunu yapmaya daha hazır hale getirir. Çünkü, tek tek kişiler "bencil tamah"a teslim olurken, devleti yönetenlerin müba­dele yöntemini kullanmamaları onların daha yüksek ve asil davalara adandıkları­nın işareti olarak görülür; başka bir deyişle, asalak yağmacılık, barışçı ve üretken çalışmaya göre ahlaki ve estetik olarak yüce bir haslet haline gelir.
Sayfa 45
"Muhafazakarlık sanayileşme öncesi döneme ait eski rejimin ölmekte olan bir kalıntısıdır, dolayısıyla geleceği yoktur."
Sayfa 49 - Liberus Yayınları
Reklam
"Bunlardan biri liberalizm idi. Liberalizm umudun, radikalizmin, özgürlüğün, sanayi devriminin, ilerlemenin ve humanitenin tarafıydı. Öteki ise muhafazakarlıktı; reaksiyonun tarafı, hiyerarşiyi, devletçiliği, teokrasiyi, köleliği ve eski düzenin sınıf sömürüsünü geri getirmeye odaklı ideoloji. Akıl doğal olarak liberalizmin tarafında olunca, muhafazakarlar romantizm, gelenek, teokrasi ve irrasyonelizme yönelik gerici çağrılarıyla ideolojik atmosferi karartmışlardı."
Sayfa 52 - Liberus Yayınları
Gelirlerini toplamak amacıyla yapılan bu ("vergilendirme" ola­rak adlandırılan) cebir kullanımı devlet iktidarının temeltaşıdır. Bu temel üstüne devlet, sınırları üzerinde yaşayan bireylerin üzerine daha ileri bir iktidar yapısı inşa eder: bireyleri nizama sokmak, muhalifleri cezalandırmak, yandaşlarını süb­vanse etmek, vs. gibi. Devlet, aynı zamanda, toplumun ihtiyaç duyduğu çeşitli kritik hizmetlerin zorunlu tekelini kendisine mal etmeye dikkat eder; bu suretle, insanları temel hizmetler için kendisine bağımlı kılar, toplumdaki önemli yö­netim görevlerinin kontrolünü sürdürür, ve ayrıca, insanlar arasında bu mal ve hizmetleri sadece devletin arz edebileceği mitini besler. Bu suretle devlet, polis ve adalet hizmetlerini, yol ve caddelerin mülkiyetini, para arzını ve posta hizmetini tekelleştirmeye; ayrıca eğitimi, kamu hizmet kuruluşlarını, ulaşımı, radyo ve te­levizyonu etkin bir şekilde tekelleştirmeye veya kontrol etmeye özen gösterir.
Sayfa 81
Savaş ile, devlet gerçekten kendi­sini gerçekleştirir: kudret, saygı, onur, ve, ekonomi ve toplum üzerinde mutlak hakimiyetinin pekişmesi. Toplum, sözde düşmanlarını öldürmeyi isteyerek, resmi savaş mücadelesine muhaliflerin kökünü kazıyarak ve onları sindirerek, sözde kamu çıkarı için gönül rahatlığıyla doğruya ihanet ederek, bir sürü haline gelir.
Sayfa 87
Fransa'da bir kadın militan kadının kurtuluşuyla ilgili toplanmış bir kalabalığa hitap ederken, demiş ki, "Erkeklerle kadınlar arasında sadece çok küçük bir fark vardır." Bunu duyan yaşlı Fransız erkek ayağa fırlayıp bağırmış "Vive la petite difference!" (Yaşasın küçük fark! )
Sayfa 116
Reklam
Ama bu demektir ki,elbette,bir kez daha faydacılar mülkiyet konusunda bir adalet kuramına sahip olmaktan kaçma arzusunda çuvallamışlardır.Esasen böyle bir kuramları vardır;ve de bu kuram gayet basitçe,devlet neye yasal diyorsa yasal odur şeklinde ifadesini bulmaktır.
Sayfa 122Kitabı okudu
Dahası,tarihsel tecrübeye bakarak şunu söyleyebiliriz ki,mülkiyet haklarının koruyuculuğunu devlete emanet etmek,kümesi tilkiye emanet etmek gibidir
Sayfa 124Kitabı okudu
"Mülkiyet haklarının koruyuculuğunu devlete emanet etmek, kümesi tilkiye emanet etmek gibidir"
Sayfa 124 - Liberus Yayınları
Gıda kıtlığının neden olduğu kargaşada, kalabalık ekmek aramaya çıkar, genel olarak kullandığı araç da fırınları harabeye çevirmektir. Bu izdihamın tutumu, kendilerini besleyen uygarlığa karşı bugünkü kalabalıkların benimsediği tutumun, daha büyük ve daha karmaşık bir ölçekte sembolü olabilir... Uygarlık "köşe başında" bekliyor değildir, kendi kendini beslemez. Elle yapılmıştır... Şayet uygarlığın avantajlarından yararlanmak isterseniz, ama ona destek vermek de umrunuzda değilse, işiniz bitmiştir. Anında kendinizi uygarlık­tan mahrum kalmış bulursunuz. Bir ayak sürçmesi, bir bakmışsınız her şey duman olmuş. İlkel orman doğal halinde görünür, sanki saf Doğayı perdele­yen perdeler yeniden çekilmiş gibi. Balta girmemiş orman her zaman illkeldir, veya bunun tam tersi, ilkel olan her şey, tam bir balta girmemiş ormandır.
Sayfa 138 - Jose Ortega y Gasset, The Revolt of the Masses
131 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.