“21. Yüzyıl kadını özgür olmak istiyorsa oyunu kurallarına göre oynamayı bırakmalıdır. Bedenlerimizin kabul edilebilir olduğuna inanmak için harcadığımız tükenmiş çabayı sonlandırmak ve açık , parlak bir kararlılıkla kişiliklerimizin güçlü olduğuna inanmaya başlamak zorundayız..” SON
“Bu acı içgüdüseldir , bu acı politiktir ve bu acı güzellik faşizminin dayatmacı zihniyetine karşı olduğu kadar nesneleştirmeye boyun eğmeye karşı da bir tepkidir…”
(Kadınların kendilerini öldürecek kadar aç kalmak da dahil olmak üzere içinde bulundukları tüm yeme boZuklukları ve güzellik kültürüne karşı söylenmiş )
“Sapkın ve her yere sinmiş zayıflık retoriği , kişisel gücün mecburi bir teslimiyetidir- kapitalist ataerkil kadın kavramının ayıplama ve disiplini , beden üzerine , olabilecek en zalim ve aşağılayıcı şekilde canlandırılmaktadır…”
"Kadınlar hayvansı, yönetilebilir ve doğuştan düşük ücretli işçiler olarak görülüyor çünkü bizler de kendimizi öyle görüyoruz; taviz veriyoruz, etkili direnişimize sırt çeviriyoruz, grev kırıyoruz."
2010'da Kingston Üniversitesi'nin yayımladığı bir rapora göre öğrenci burslarının kaldırılmasından sonra, eğitim masraflarını fahişelik ve striptizcilik yaparak karşılayan İngiliz öğrencilerin sayısı beş kat artmıştır.
Batı toplumlarında kadın olarak "sayılmak" için kendini dişi kimlikle tanımlamak isteyen herkesin güzellik, diyet, reklam ve moda endüstrilerinin vahşi dayatmalarıyla boğuşması gerekmektedir.
“Kadınların bedenlerinin neo- liberal parçalanışı , global üretimi sürdüren iş ve sermaye stratejilerinin temel bir parçası olarak anlaşılmalıdır.
Kadınların kendi bedenlerini kendi kontrollerinde tutma kaygıları ; himayesi altındaki düşük statülü kadınlara , fakir kadınlara,göçmen işçilere ,transseksüel kadınlara , seks işçilerine ve sözde cinsiyet savaşının erleri olarak yaşayan ve çalışan diğer herkese kültürel , fiziksel ve cinsel şiddet uygulayan aynı baskı yapısının bir parçasıdır.”
Seks işçiliği ahlaki değil, ekonomik bir sorundur: Ayıplama ve cinsel şiddetin ciddi bir para karşılığının hâlâ olduğu bir dünyada, seks endüstrisinin normalleştirilmesi, toplumsal yozlaşmanın değil çalışan bütün kadınların bir biçimde cinselliklerini satmalarının beklendiği kadınsılaştırılmış bir emek pazarında, ekonomik açıdan sömürüldüklerinin bir göstergesidir. Seks işçilerinin bedenlerine uygulanan şiddet ve fahişeliğe itilmiş kadınların ahlaki anlamda ötekileştirilmesi, her yerde bütün kadınları etkilemektedir.
21. yüzyıl kadınları, yalnızca nasıl "hayır" diyeceklerini hatırlayarak seslerini yeniden kazanacak ve güçlerini hatırlayacaklardır. Kadının diyalektik cephanesindeki en güçlü kelime "hayır"dır ve bu kelime işverenlerimizin, liderlerimizin ve çoğunlukla da hayatımızdaki erkeklerin söylememizi engellemek için her şeyi yapacakları tek kelimedir. Hayır, hizmet etmeyeceğiz. Hayır, kirli işi yapmayı, düşük ücretli işi, ücretsiz işi kabul etmeyeceğiz. Hayır, ofiste geç saatlere kadar kalmayacağız, çocuklara bakmayacağız, alışverişi biz halletmeyeceğiz. Tutkularımızı, yaratıcılığımızı ve potansiyelimizi, çocukluğumuzdan beri önümüzde duran kaskatı fiziksel hapishaneye sokmayı reddediyoruz. Hayır. Reddediyoruz. Sizin kıyafetlerinizi, ayakkabılarınızı ve ameliyatlı çözümlerinizi satın almayacağız. Hayır, güzel olmayacağız; iyi olmayacağız. En çok da güzel ve iyi olmayı reddediyoruz.
Feministler, seks işçisi savunucuları ve kadın düşmanı kanun koyucular arasındaki kavganın net sonucu, İngiltere ve Amerika'da seks işçiliğinin durumunu karmakarışık yasalar ve ahlaki kaçamak laflardan oluşan, içinden çıkılmaz ve kararsız bir jenga kulesine dönüştürmüştür. Fahişe olarak çalışan kadınlar sosyo-ekonomik bir ara bölgede sıkışıp kaldılar. Yaptıkları iş, kısıtlanan cinsel burjuva alışkanlıkları için hastalıklı ama kabul edilebilir bir çıkış yolu, aynı zamanda finansal anlamda umutsuz durumdaki kadınlar için bir seçenek olacak kadar yasaldır. Diğer yandan ticari cinsellik pazarının gayrimeşru olup yer altında kalmasına, seks işçilerini toplumsal itibardan ve hukuk sisteminin tam korumasından yoksun bırakılmasına ve seks satanları cezalandırmak isteyen bağnaz toplumsal dürtüyü tatmin etmeye yetecek kadar da yasadışıdır.