Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eğri- Hatvan- Yanık- Viyana- Çanad- Eflak- Boğdan- Bükreş- Ukrayna- Kırım- Başçesaray- Çerkezistan- Dağıstan- Ejderha- Kalmukistan- Saray- Moskova

Evliya Çelebi Seyahatnamesi (7.Kitap - 1.Cilt)

Evliya Çelebi

Evliya Çelebi Seyahatnamesi (7.Kitap - 1.Cilt) Sözleri ve Alıntıları

Evliya Çelebi Seyahatnamesi (7.Kitap - 1.Cilt) sözleri ve alıntılarını, Evliya Çelebi Seyahatnamesi (7.Kitap - 1.Cilt) kitap alıntılarını, Evliya Çelebi Seyahatnamesi (7.Kitap - 1.Cilt) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aşk ehli olalıdanberi ıstılah ettik Kan yutmanın adını tahammül komuşuz.
Hallâk-ı Ezel aleme kıldıkda tecellî, Her kulu birer hal ile kılmış mütesellî.
Reklam
3.kitap 2.cilt
Yapıcısı Rum krallarından İstanbul yapıcısı II.Kostantin’in kardeşi Nigepoli kraldır. Yani “Cennet kuşu kral “ demek olur. Yunan dilinde “poli “ kuştur. Nige bir uçmağın (cennetin) ismidir. O kralın ismiyle isimlenmiştir.
Sayfa 414 - Yapı kredi yayınları
Timur Acem ellerinden çıkıp Bursa üzere gelirken Hazret-i Emir'e derler ki: "Sultanım, Bursa üzerine eşkıya geliyor. Fakirlerin hali neye varır" derler. Emir de: "Tahta'-kale sahibi işini bilir. Eskici Kocaya ve Hazret-i Hızır'a ısmarlamıştır. Onlar iş başında memurlardır. Onlar bilir"
Reklam
"Yürü, ne yana gidersen sana desturdur, ama gurbet ellerde tedârik sahibi olup merd ol ve dert ehline yâr ol"
Osman Gazi seyyidlerden Hazret-i Şeyh Edebalı azizin kızını aldı. Orhan Gazi o kızdan doğduğu muhakkaktır. Onun için Osmanoğulları, anneleri tarafından Peygamberimizin soyundandırlar.
Reklam
Fırat Nehri hakkında Hazret-i Ali (k.v.) den rivayet edilir, buyurmuşlar ki "Ey Kufeliler! Nehriniz Fırat'a cennetten iki mizab (oluk) karışır." demişler.
Vefa denizi, şifa yurdu, saygı merkezi, ihtişam kutbu,..♡
Hazret-i Seyyid Emir Sultan: Hz. Hüseyin soyundandır. Buhara'da dünyaya gelmiştir. Hac emrini yerine getirmek için Mekke-i Mükerreme'ye, oradan Medine-i Münevvere'ye gelip atası Hazret-i Resûl'ü ziyaret ederken Medine şerifleri; "Nedir bu sende Âl-i Muhammedi sikkesi" diye itiraz edip saldırırlar ve şerifler surresini vermezler. Hemen Hazret-i Emir; "Gelin atamızın huzuruna varıp şer' ile yüzleşelim. Hangi­miz temiz soydan ise onlar hüküm buyursunlar" diye bütün Mekke şeriflerini Peygamber Efendimizin huzuruna götür. Hemen Seyyid Emir; "Es-selâmualeyke ey Ceddim" der. Hemen Ravza-i Mutahhara içinden; "Ve aleykümüsselâm ey evlâdım, Muhammed bin Ali" diye Peygamber Efendimizin sesi gelip; "Oğul! Anadolu'ya doğru elinde bir kandil ile yürüyesin." bu­ yururlar.
"Eğer Irak ve Anadolu halkı Fırat'ın bereketini ve yarar­larını bilselerdi Fırat'ın iki tarafına kubbeler ve engel duvarları yaparlardı. Ve her âfet ve hastalığa yakalanan şifa niyetine bu Fırat'a üç kere girip yıkansa çeşitli hastalıklardan kurtulur" diye Imam-ı Cafer Fırat'ı övmüştür.
Tufan'dan sonra Hazret-i Nuh'un oğullarından Hâm, Sâm ve Yâfes evlatlarından 72 millet ve 72 dil ortaya çıktı. Sonra Haz­ret-i İsmail'de Araça ve Farsça duyuldu. Ondan sonra yeryüzüne çeşitli milletler yayılınca her memlekette birer dil ortaya çıktı. İlk defa değişik diller ortaya çıkaran Hazret-i İdris'tir. Zira Cenâb-ı Bârı ilk defa/ona nice bin ilim ihsân edip kâtip idi. Vahiy ile inen suhufları yazıp biraraya getirirdi. Tufandan sonra bütün kitaplar, Eski Mısır'ın batı tarafında Nil Nehri aşırı Heremeyn (Ehram) Dağları'dır ki onlara hâlâ Firavn Dağları derler, yanlıştır. Tufan'dan önce yapan Kâhin Surid'dir. Hazret-i îdris'in bütün kitaplarını bu dağda saklayıp Tufan’dan sonra o kitapları çıkarır, bütün eski bilgin ve filozoflar okuyarak 147 adet çeşitli diller ondan yayılır
Ufağuna bakupta aldanma hiç boyina ,hamsinun azmanina bizde derler Balina)
Büyük İskender zamanında bir olgun usta kişi gelip ruhban ve patriklere gıda olsun diye Moloz Kapısı'ndan taşra deniz içinde bir direk üzerine hamsi balığı şeklinde tunçtan bir balık tılsımı yapmış. Hamsin gününde o balıktan ses çıktığında Karadeniz'de olan bütün hamsi balıkları Trabzon Limanı'na gelip deniz kıyı­sına düşerler. Daha sonra Peygamber Efendimiz yeryüzüne ayak basınca binlerce tılsımlar yıkılıp Nemrud ateşi söndüğünde bu hamsi tılsımı da yıkılıp denize düşer. Ancak denizle ilgili bir tıl­ sım olduğundan hâlâ etkisi sürer. Her sene hamsin gününde hapsi balıkları karaya düştüğünde yahut meneksile adlı kayıklarla dopdolu iskeleye geldiklerinde balık dellâlları vardır, şu şekilde bağırırlar: "Ey muhterûn, ey muhterûn! Esi çıfata zun, den hürdesin, sa­mur bada taraşa, ey lefte karun, ahnı kulup ipsarya, ala pamun, ey ümmet-i Muhammet ala pamun" derler. Bir tür mürver ağacından boruları var, bir kere öttürünce azîmallah eğer cemaatle namaz kılanlar duyarsa o an namazı bırakıp hamsi balığına koşarlar. "Namaz bulunur, amma hapsi bulunmaz" diye camide bulunan imam ve müezzin bile namazı bozup; "Ahçacuğumla bir makrama hapsi ver" diye o nazik sırmalı mahramalara (havlulara) balığı korlar. Balığın suyunu akıtıp salınarak giderken, bazıları balığın suyunun aktığına acıyıp; "Bre palığın suyın ya ne akıdırsın, suyına bir pilâvcık sal- sana” diye birbirlerine [253a] şaka ederler.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.