Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kütahya, Manisa, İzmir, Antalya, Karaman, Adana, Halep, Şam, Küdüs, Mekke, Medine

Evliya Çelebi Seyahatnamesi (9.Kitap - 1.Cilt)

Evliya Çelebi

En Yeni Evliya Çelebi Seyahatnamesi (9.Kitap - 1.Cilt) Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Evliya Çelebi Seyahatnamesi (9.Kitap - 1.Cilt) sözleri ve alıntılarını, en yeni Evliya Çelebi Seyahatnamesi (9.Kitap - 1.Cilt) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hazret-i Musa mübarek cesedini halka gösterme­ diğinden kavmi "Musa'nın gövdesi ayıplıdır" derlerdi. Bir gün Musa Peygamber Nil kenarında yıkanırken hırka­sını bir taş üzerine kor, yıkanıp dışarı çıkarken bu taş hırka üs­tünde olduğu hâlde Mısır'a doğru yürür. Musa da taşın ardına çıplak düşüp Mısır'a girer. Bütün halk Hazret-i Musa'yı gördü­ler, öyle bir vücut ki yed-i beyzâsı gibi mübarek vücudu da in­ciye benzer. Bütün halk kötü zanda bulunduklarına pişman oldular. Hazret-i Musa o taşa erip üstünden hırkasını alıp mübarek te­ nine giyip elindeki asa ile o taşa 12 kere vurup 12 delik oldu. Derhâl o taş Allah'ın emriyle dile gelip, "Ey Musa! Ben Rabbimin izni ile yürüdüm. Senin vücudu­nun pâklığına tanıklık eyledim" deyince Hazret-i Musa, "Ey taş! Bilmedim, sana vurdum. Hele dervişe dervişân" deyip özür diledi. Hâlâ fukaralar arasında dervişe dervişân diye özür dilemek ondan kaldı. O taş, "Ey Musa! Beni yanına al sakla. Bir gün ola ki bir mühim işine yarayım" deyince Hazret-i Musa o taşı deliğinden ip ile bağlayıp mübarek boynuna astı. Hâlâ abdâlların boyunlarına astıkları sekel taş Hazret-i Musa sünnetidir, ondan kaldı.
Sayfa 580
Allah sırrını azîz eylesin
Bu hakir 1059 tarihinde Anadolu'da Maraş'a uğra­ dığımızda Maraş'a yakın kıblesi tarafına Sof Dağı'nın nihayetin­ de Hazret-i Ukkâşe kabri var ve bir âbıhayat kuyusu var. Ondan içen hafakan hastalığından kurtulur, büyük ziyaretgâhtır.
Reklam
Hazret-i Risalet-penah'ın huzurunda Selmân-ı Pâk Hazret-i Ali'nin seccadesi üzere oturup 45. pîr bu Sa'd-ı Vakkas olup belini bağladı ve icazet verdi. Bütün yaycıların ve ok atıcıların silsilesi bunlara çıkar. Allah'ın emriyle öyle ok atarlardı ki yanmış çıranın fitilini vurup söndürürlerdi. Hatta Hazret-i Peygamber'e kayserden elçi gelip, "Ey Muhammed, siz cenkte ok atarmışsınız, ne şekildedir? Görelim" deyince Hazret-i Peygamber Sa'd-ı Vakkas'a hitap edip, "Ey Sa'd! Bu karanlık gecede bir çıngırak asıp o çıngırağa ok at" buyurduklarında Hazret-i Sa'd o karanlık gecede o asılı çıngırağa 40 ok atıp 40 oku da isabet edince elçi hayretler içinde ka­ lıp derhâl, "Ey Muhammed! Senin mucizendir" deyip imana gelir.
Medine...♡
Bazı çocuklar ellerinde hurma sırıkları üzerine bi- rer küçücük hurma yaprağından sepetler bağlayıp hacılar içinde çıplak Arap çocukları ve nice bin kızlar ve ergen oğlanlar develer üzerinde mahfelerde hacılara çubuklara bağlı olan sepet- leri uzatıp, "Elhamdülillah, selâmetle ey hacılar. Ziyaret kabul makmal"deyip dua ve senâ ederek bağış isterler. Hacılar da, "Hamd olsun, âlemlere rahmet efendimizin türbesine geldik . Bunlar onların komşularıdır" diye Resulullah aşkı için bunların birini mahrum göndermeyip bağışlarda bulunurlar.
Hazret-i Âdem ilk defa yeryüzünde hâsıl olduğu için Âdem de- diler ve yine yeryüzüne inip ot otlardı. Havvâ ile buluştuğun- da Hazret-i Cibril'in öğretmesiyle ilk defa çorba yediler. Hâlâ bir adam bir adamı hanesine davet eylese halk arasında, "Baba aşı çorbası yiyelim" der. Âdem çorbayı pişirip soğu- masını bekleyemeyip sıcak içtiğinden hâlâ bütün insanlar sıcak yemeği severler. Ama Nogay Tatarı kavmi soğuk lahşa çorbası yerler, onun için sağlıklıdırlar. Ey imdi malum oldu ki en eski nimet çorbadır, ondan başkasını daha sonra hekimler icat etmiştir. İlk defa yeryüzünde ateş yanıp yemek pişen bu Arafat'ta Hazret-i Âdem Mutfağı'dır. Eskinin padişahları teberrüken mes- cit yapmışlar. Minaresi yoktur, 200 adam alır bir küçük mescittir.
Arafat Dağı üzerindeki küçük taşları toplayıp "Filân kimseyi davet ettim yâ Rab, kabul eyle" diye o taşlardan veya topraktan bir küçücük yığıncık yığıp her yığın yığdıkça akra- ba ve taallukatlarından veya velinimetlerinden bir dostunu ayak üzere kalkıp Kâbe'ye doğru ismi resmiyle çağırasın, "Te'âlû te'âlû yâ fülân" diyesin. Allah'ın emriyle o davet ettiğin kimsenin Kâbe-i şerife gelmesi elbette mukarrerdir.
Reklam
Siyercilere göre bu Ara- fat Dağı'nın parça parça olmasının sebebi, Cenabı Hakk'ın "Ey Arafat Dağı" diye seslenip "Cemâlin tecellîsine" takat getireme- mesidir. Ancak her parça birer gizli şeylere işarettir ve her par- çası başka çeşit ibretlik kayalardır. Arafat Dağı'na her ne taraf- tan baksan acayip ve garip başka başka şekiller görünür. Ve ne kadar dikkatle bakarsan o kadar insana huzur ve sevinç gelir.
İbn Abbas buyururlar ki kün lafzı ile yer ve gökler yoktan yaratıldığında bütün dağlar- dan önce Arafat Dağı iman ettiğinden Cenâb-ı Hak, "Ey dağ! Seni kullarım ile süsleyip seni ziyaret edeler. Seni bütün dağlardan şerefte üstün edeyim ve seni ziyaret edenlere kıyamet gününde şahitlik edip şefaat edesin" buyururlar. Bu dağ kendini bilip Rabbini bilip iman getirdiği için Arefe Dağı derler.
959 tarihinde Sultan Süleyman bir gece rüyasında Hazret-i Peygamber'i görüp, "Ey Süleyman! Belgrad'ı ve Rodos'u ve 1.740 adet küçük bü- yük kaleleri fethedip Osmanlı devletini güçlendirip gaza malıy- la Kudüs-i şerife sağlam bir kale, benim Medine-i münevvere- me bir kale ve Kâbe-i Beytül-haram'ın dört tarafına dayanıklı bir hisar yapıp güzelce genişlet " diye Süleyman Han'a söylerler. Derhâl Süleyman Han uykudan uyanıp o kalelerin fethine çıkıp Allah'ın emriyle kolaylıkla fethedip gaza malıyla Kudüs'e ve Medine'ye birer kale yapıp sonra bu Mekke-i mükerremeye 10 Mısır hâzinesi mal harcayıp Harem'in çevresini kale gibi yap- tığının tarihleri mümkün olduğu kadar yazılır.
Süleyman Han Kâbe-i şerifi sel baskınından korumak için Mimar Sinan'ı ve Kara Mahmud Paşa'yı mutemet tayin edip 7 senede Harem-i şerifi yeni- den genişletmiştir. Dört tarafında olan 39 adet büyük kapıların eşiklerini yükseltip beşer altışar basamak taş merdiven ile çıkılıp onar ve on ikişer basamak taş merdiven ile inilir kapı olmuştur. Hamd olsun o zamandan beri sel, kirli sular, çer çöple Harem-i şerif dolmaktan kurtuldu.
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.