Ancak bir gün gelip onları da emel ve arzularını bir kenara bırakarak yorgun, üzgün kalacaklarını; güzel kokuları, renkleri, bütün verim ve neşesiyle coşan baharların bile bir gün mutlaka yerini renksiz bir hüzne ve kasvete bıraktığını, her şeyin yok olmaya, sönmeye mahkûm olduğunu acı ve ümitsizlik içinde hissetti.”
Sayfa 138