Memleketimizin tabii servet ve ziynetlerini görmüyor muyuz? Yoksa göremiyor muyuz? Malûm olan bir hakikat varsa, gördüklerimize de kıymet vermiyoruz. Ve onlara karşı gösterdiğimiz kayıtsızlıklarla, bilhassa yabancıları hayretlere düşüyoruz.
Burada, herkesin bildiği bir hakikati, bir daha tekrar edelim ki, İstanbul şehri, yeryüzünde, bu eşi ve bir misli daha bulunmayan müstesna bir beldedir. Bu emsalsiz belde, kıymet biçilmesine imkân ve ihtimal olmayan bir servettir. Malik olduğu iktisadi imkânlarla Cenabı Hakkın bize ihsan buyurduğu en zengin bir hazinedir.
Resûlullah Efendimiz’in (sav) Halifesi Hazreti Osman zamanında (Araplar) Bizans surlarını muhasara etmişti. Fakat bu ordu, hem kifayetsiz ve hem de muktedir kumandanlara malik olmadığı için bir müddet sonra muhasarayı ref’ederek (kaldırarak) geri çekilmek mecburiyetini hissetmişti.
Malûm olan bir hakikat varsa, gördüklerimize de kıymet vermiyoruz. Ve onlara karşı gösterdiğimiz kayıtsızlıklarla, bilhassa yabancıları hayretlere düşüyoruz.
İstanbul şehri, yeryüzünde, bu eşi ve bir misli daha bulunmayan müstesna bir beldedir. Bu emsalsiz belde, kıymet biçilmesine imkân ve ihtimal olmayan bir servettir.