Sabır! Sabır ha! Affedersiniz ama bana kalırsa bu ülkenin artık sabrı taşmış bir kaç kişiye ihtiyacı var. Etrafımızı saran beceriksizlikler ve yetersizlikler karşısında sabırla acı çekmeyi kabul etmeyi kabul etmeyen insanlara! İşte o kadar...
Çok şaşırtıcıydı ama dünya olup bitenlere hiç aldırmamıştı. Gökyüzü hâlâ maviydi, güneş hâlâ parlıyordu, yakınlarda bir yerlerde bir tarlakuşu var gücüyle ötüyordu.
Mekâna karşı hissettiği kişisele en yakın duygu, dairenin isimsizliğine karşı beslediği takdir hissiydi. Orada yaşamak, otelde yaşamak gibiydi. Oysa annesinin gelişi bütün bunları değiştirmiş; ev sahibinin sağladığı üç beş parça eşya, körelmiş anılarla ve belirsiz bir değerle ağırlaşmış malların altında kalmıştı.