Şimdi beynimin içinde müthiş bir sinir çarpıntıları var. Gözlerimde cehennemî bir hararetle yanan öyle bir ateş var ki.. Kendimde insanlığı bu felaketlere uğratmak isteyen, her şeyi paralamak isteyen bir his görüyorum...
"Cesaret ve adaletleriyle şan veren ecdadımızın haşmetiyle dolu bu topraklar daha dün Bulgarların uğursuz ve kirli ayaklarıyla ne kadar çiğnenmiş, kim bilir ne kadar ağlamıştı."
Şimdi düşünüyorum. Şehit olursam bende mi böyle solgun yapraklı birkaç kel ağacın dibine gömülüp terk edileceğim. Fakat bu ne kadar merhametsiz ve ne kadar feciydi.
Zavallı memleket ne kadar acizdi.. İstanbul'un 6-7 saat mesafesindeki bir şehre günlük gazete gönderemiyorduk. Kendi denizlerimizde bile hâkim değildik..