Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Farklı Rüyalar Sokağı

Nazlı Eray

Farklı Rüyalar Sokağı Gönderileri

Farklı Rüyalar Sokağı kitaplarını, Farklı Rüyalar Sokağı sözleri ve alıntılarını, Farklı Rüyalar Sokağı yazarlarını, Farklı Rüyalar Sokağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
232 syf.
·
Puan vermedi
Arjantinli diktatör Juan Peron'un karısı Eva Peron'un, diğer adıyla Evita'nın hikâyesi. Yoksulların meleği Evita! Ölümünün ardından İspanyol doktor Pedro Ara tarafından iki yılda mumyalanan Evita'ya ölüm uğramamıştır sanki. Evita'nın mumyası tam 23 yıl dünyada dolaşmış buna rağmen ilk günkü gibi kalmıştır. Nazlı Eray'ın gerçek bir hikâyeden esinlenerek yazdığı bu roman sanki yabancı bir romanla Türk romanının harmanlanmış hâli. İkili lezzet gibi. Hiç sıkılmadan okudum ve hatta elimden bırakması epey güç oldu. Eray'ı, bu kitapla tanıdım ve kendisine hayran kaldım. İyi ki dediğim kitaplardan. Mutlaka okuyun.
Nazlı Eray
Nazlı Eray
Farklı Rüyalar Sokağı
Farklı Rüyalar SokağıNazlı Eray · Doğan Kitap · 201487 okunma
Suskundum. Birtakım şeylerin bittiğini, görüntülerin, seslerin, acıların ya da sevinçlerin, yaşanmış anların benden yavaş yavaş uzaklaştığını hissediyordum. Bu kötü bir duyguydu. Koşup her yanda arasam da onları bir daha nerede bulabileceğimi bilmiyordum. Bir devir kapanmış, sesler uzaklaşmıştı.
Reklam
(...) ilkbaharı özlemiştim. Ama gene bir gece dünyasının içindeydim, bir kadehte unutulmuş şarap artığı gibi tortulanmıştım, geçmişin peşindeydim.
Sabah mı oluyordu dışarıda, yoksa gece karanlığı mı bastırıyordu, tam anlayamamıştım. Pencerelerde ışıklar olmadığına göre gece olmalıydı daha. Zamanı, günleri şaşırmıştım. (...) Gece uyuyamayınca düşünürdüm, sonra da güne uyum sağlayamazdım, içim sıkılırdı.
Bilinçaltımın derinliklerinden bir yerden nasıl çıkarabilirdim onu? "Orada mısın?" diye seslendim. "Buradayım. Oturuyorum" dedi. "Al sana" dedi Neyyire Abla. "Işte yerleşti oraya. Çıkar çıkarabilirsen. Kiracı gibi." "Öyle deme Neyyire Abla. Sıkıntı geliyor içime" dedim. Erkek meleğin sesi duyuldu. "Kapının kilidini bir kere daha çevirmeye çalıştım ama açamadım." "Dokunma! Kapıya bir daha dokunma sakın!" diye bağırdım. "Her şeyi oynatırsın. Elleme kilidi. Ben seni oradan çıkartacağım. Neyyire Abla, "Nasıl çıkaracaksın onu bilinçaltından? Kolay mi o kadar bir geyi bilinçaltından çıkarıp atmak?" dedi. (...) "Sahi mi?" dedim. "Ben çıkaramaz mıyım?" "Bilinçaltımda oturuyor diyorsun. Şimdiye kadar neyinatabıldin bilinçaltından? Ulaşılması zor yerler bunlar. Senin kontrol alanında değil ki" dedi. Söyledikleri doğruydu. Şimdiye kadar bilinçaltıma yerleşmiş hangi korkumu, hangi takıntımı yakalayıp atabilmiştim ki!
"Ama çok masum bir görünüşü var." "Görüntüsü önemli değil" dedi Neyyire Abla. "İçinde barındırdığı düşünceler önemli bence." Doğru söylüyordu.
Reklam
"Giremiyorum rüyaya. Burada bir yerde takıldım!" "Nerede takıldın?" diye sordum. "Yarı aydınlık bir bölümdeyim. Çıkamıyorum buradan. Kapı kilitli galiba. Ne yapayım?" dedi. "Hangi kapı kilitli?" "Burada kilitli bir kapı var. Zorluyorum zorluyorum açılmıyor." "Dur, dur!" diye bağırdım. "Bilinçaltım filan olabilir orası. Zorlama. Açarsın, korkular, bastırılmış birtakım şeyler çıkar açığa. Bilemeyiz. Sonra uğraş dur. Başka bir bölüm bulamadın mı girecek?"
"Çok yorulmuşum, daldım bu gece. Rüya görüyorum şu an. Gözlerim kapalı. Beynimin başka kanalları açık. Başka dünyadayım, anlayacağın. Sen rüyaya gir de konuşalım" dedim. "Nereden girebilirim ki?" diye sordu. "Bir rüyaya nasıl girilebileceğimi tam bilmiyorum." "Her gece yaptığın gibi bir şey" dedim.
Uykuyu terketmişti. Geceleri uyumuyordu artık. Sanki bir yıla bir ömrü sığdırmak ister gibiydi.
"Ben yaşamı öldükten sonra anladım. Şimdi her şeye başka türlü bakabiliyorum. Daha değişik algılıyorum dünyayı. Yaşama imreniyorum. Çok değişik duygular içindeyim. Artık bir parçası olmasam da bu hayatı yaşayanları kıskanıyorum biraz. Görmeden hiçbir şey hissetmeden, otomatiğe bağlanmış gibi yaşayanaar var. Uyarmak istiyorum onları; haykırmak, 'Doğru dürüst yaşayın! diye bağırmak geliyor içimden. Ezik bir çırak mesela elindeki yaşam denen hazinenin farkında bile değil. Bedenen o kadar zengin ki! Ama anlatamazsın bunu ona. Ezilmişliğinin içinde başkaldırır, isyan eder dünyaya. Oysa, kollarında hayatı, sonsuz bir hazineyi taşıyan biri o..."
Reklam
"Arada bunu yapabilmeyi çok isterdim" dedim. "Bambaşka bir gözle hayata bakabilmek! Ne denli değişik bir şey olurdu bu. İnsan bütün kaçırdığı fırsatları, göremediği şeyleri, dahadeğişik ayrıntıları, hayatın bambaşka yollarını görebilirdi.
"Sevgilim" diye mırıldandı. "Seni bulmasaydım, bu içine girdiğim hayatın pek bir anlamı yoktu benim için. Öylesine günlerimi geçirmek için deniz kenarlarına gidiyor, köprülerden bakıyor, parklarda oturup yaşamı anlamaya çalışıyordum. Bana kimse anlatmadı yaşamı. Öyle, bir gün kendimi onun içinde buluverdim. Bana bol gelen bir giysi gibiydi, rahat hareket edemiyordum içinde. (...) tuhaf bir örümcek ağının içine fırlatılıp atılmış gibiydim. Eğer yaşam bu idiyse, büyük bir haksızlıktı. Ama işte o anda sana rastladım. O gecenin içine dalıp gittiğim zaman."
Bu gece dolaşmalarım sırasında gölgelerin gerçek olduğunu anlamıştım. Yaşamımda daha önce bunu nasıl fark edemediğime şaşırdım. Evet, bir gölgebir insanın aslı kadar gerçekti.
İşte bulmuştum içimdeki duyguyu tam nasıl tanımlayabileceğimi. Kat arasında kalmış bir karanlık asansörün içinde olmak!
Sayfa 183Kitabı okudu
"Sizde bir tutku Evita" dedim. "Artık bunu biliyorum." "Evet" dedi. "Bir tutku. Belki bir saplantı Evita." "Tanımış mıydınız onu?" "Tanımıştım" dedi. "Âşık mıydınız ona?" Hiç sesini çıkarmadı. "Sevmiş miydiniz onu?" Oda derin bir sessizliğe gömülmüştü. Bir süre sonra gittiğini sandım. Kaçmıştı.
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.