Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Felsefenin ABC'si

Önay Sözer

Felsefenin ABC'si Gönderileri

Felsefenin ABC'si kitaplarını, Felsefenin ABC'si sözleri ve alıntılarını, Felsefenin ABC'si yazarlarını, Felsefenin ABC'si yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Felsefe sözcük anlamıyla "bilgi-severlik"tir (philosophia). Oysa çağımız bilgiyi değil, daha çok bilgisayarları seviyor. Felsefenin ayakta kalabilmesi için iletişim ve bilgisayarlar çağının sorunsalını üzerine alması bugün şart olmuştur.
176 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Felsefeye başlamak için okudum ön hazırlık amacıyla ama kafamı daha da karıştırdı. Benim okuma amacımla kitabın içeriği uyuşmadı malesef. Farklı bir içerik bekliyordum. Felsefeye giriş yapmak istiyorsanız Sofia'nın dünyasını tavsiye ederim bu kitabı değil.
Felsefenin ABC'si
Felsefenin ABC'siÖnay Sözer · Say Yayınları · 201453 okunma
Reklam
“Bugün metinler, bilgilenimler gerçek nesnelerin yerlerini almış durumdadır. Bunda kitle iletişim araçlarının yaygın kullanımı kadar, bilimsel bilgilerin çok karmaşık ve ancak uzmanlarca erişilebilir durumda olmasının da rolü vardır. Bilgi öznel olarak birey tarafından izlenebilir, denetlenebilir bir şey olmaktan çıkmıştır.”
“Olayların kendileriyle değil, onların tehlikesiz hale getirilmiş görüntüleriyle karşı karşıyayız.”
“Dünyadaki savaşların ve çevre felaketlerinin birbirine benzer görüntüleri karşısında kılımız kıpırdamadan dakikalarca kalıyorsak, bu başka her şeyin de ilerde çekilebilir bir hale geleceğini, gösteriyor.”
“İnsan temelde korku içinde yaşayan bir varlık olduğuna göre, bilme olanaklarını bilme isteğiyle ve bilememesiyle birlikte ele almak gerekir.”
Reklam
Nietzche-Freud
“Nietzsche'nin insan anlayışıyla Freudcu psikanalizin başlıca ortak noktası, kuşkusuz insanın "akıllı hayvan" olarak tanımını yeniden gözden geçirerek insanın "bilme"sinden çok "isteme" sine ve istemesinin toplum yaşamına getirdiği sorunlara (Hıristiyanlığın ve burjuva toplumunun büyük baskı düzenekleriyle cinsel içgüdülerin "içe atılma"sı) ağırlık ve öncelik tanımalarıdır.”
Nietzche:
"Doğru denilen şey, belli bir toplumda, belli bir dönemde egemen olan koşullara uyum sağlayan şey ne ise ona verdiğimiz addır.”
“…çünkü duygu denilen şey "akıl"ın henüz gelişmemiş bir biçiminden başkası değildir, bulanık da olsa insanın duygularında akıl vardır.”
“Akıl, dinde yani "tanrı"nın kişiliğinde, "özne", sanatta yapıt ve imge olarak "nesne", felsefede ise düşünce biçiminde ortaya çıkıyor ama hepsi bir ve aynı akıl.”
Reklam
Sapere Aude!
"Aydınlanma insanın kendisinin neden olduğu ergin olmama durumundan çıkmasıdır. Ergin olmamak, insanın kendi anlağını başkasının yönetimi olmadan kullanamaması demektir. Bu ergin olmayış insanın kendi suçudur çünkü bunun nedeni anlağın yetersizliğinde değil, anlağını başkasının yardımı olmadan kullanamamasındaki kararsızlık ve yüreksizliğinde yatmaktadır. Sapere aude! Kendi anlağını kullanma yürekliliğini göster!”
Cogito ergo sum
“Descartes, çağının bütün bilimsel bilgilerinden, bilgi kılığındaki önyargılarından kuşkulanmakla işe başlayarak kendisinden artık kuşku duyamayacağı bir başlangıç noktası arar: Bu da kuşkulanmakta olduğudur, yani kuşkulanma düşüncesinin kendisi, bilincin bir etkinliği olarak kuşkulanmadır. Kuşkulanma düşüncesinden, kısaca düşünmemden kuşku duymam olanaksızdır (bundan da kuşku duysaydım, ortada kuşkulanma diye bir şey kalmayacaktı). Buradan Descartes ünlü önermesine geçer: Düşünüyorum, öyleyse varım.”
Eski Yunancada hem "söz", "dil", hem de "akıl" anlamlarına gelen "logos" [...] eski Grekçede "logos" yalnızca iki anlamlı değil çokanlamlı bir sözcük: "dikkat", "değer biçme", "ilişki", "orantı", "ölçü", "varlık nedeni", "neden", "açıklama", "tümce", "bildiri", "tanım", "gerekçe", "usavurma" başka sözcüklerle birleşerek ya da türetme yoluyla "koyma", "yayma", "toplama", "hasat" anlamlarına geliyor.
Sayfa 22 - Say Yayınları, 4.Baskı
Akıl her şeyden üstündür ama yanılmaz olmak tanrıya özgüdür.
Sayfa 29 - Say Yayınları, 4.Baskı
Aristotelesçilik, 13. yy'ın ve devamının, Descartesçilik 17. yy., akılcılık 18. yy., pozitivizm 19. yy'ın görüşüydü. Bu yüzyılı temsil edecek tek bir görüş gösterilemez. Çağımızı ne Marksçılık, ne mantıksal pozitivizm, ne varoluşçuluk tek başına belirlemiştir. Çağımızı, iletişim, bilgi kaynaklarının hiçbir dönemde olmamış bir biçimde artması ve bunun karşısında bu kaynaklara egemen olma çabaları arasındaki çatışma ve açmaz belirlemektedir.
Sayfa 16 - Say Yayınları, 4.Baskı
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.