Hikayeyi okuduktan sonra bana inceleme yazmamı sağlayan sebep, kitabı okumuş olmam değil aslında ! Bir yazarı uslubü, kalemi , yarattığı dünyaları sevdiğimiz için okumayı seçeriz. Çünkü inancımız ve fikrimizle ait olduğumuz bir şeyler yaşarız. Feminizm içeren bir kitabı okumayı seçen OKᑌᖇ️ların yazardan bahsederken sıklıkla “NİETZSCHE ‘in evliliğini reddeden kadın” vurgusunu görmekten duyduğum mutsuzluk oldu! Bana umutsuzluğu aşıladı, okumanın bile ülkemizde /hatta okur olarak geçen kitlede bile / bazı yargıları yıkamadığını gösterdi. Sayfaları hatmetmenin, şu kadar kitap bitirdim demenin, vurgulu ağdalı cümlelerle İZM’ler doldurarak alıntı ve yorumlar yazmanın, okuduğunu gerçekten okuyup, hazmetmek ve hayatına bir şey katmakla eşdeğer olmadığını göstermiş oldu. Kitap incelemeleri yazmak değil önemli olan, bittikten sonra KENDİMİZİ İNCELEMEK sorudur asıl; YAZILDIĞI DÖNEMDEN BU ZAMANA KADAR BU ALGIDA NE DEĞİŞTİ, bende ya da bizlerde️...
Kitap içeriğine gelirsek; çok ciddi ve derin sosyo-psikolojik izlenimler, adeta 200 sayfalık bir kitap yoğunluğu hissi ile , ustaca kurulmuş cümlelerde 70 sayfaya sığmış... Bir üstad...
Hakkı ve özgürlüğü yargılardan arındırabilen gerçek okurlara selam olsun