Deniz yorulmaz mı gece soğuyup gündüz ısınmaktan. Ya bu güneşe ne demeli. Her sabah doğ, yeniden bat, yeniden doğ. İklimlerse aynı döngü. Tek değişen biziz Kamuran. Günbegün biraz daha eğiliyor sırtımız ve karnımız içimize göçüyor. Parmaklarımız yaşayan iskelete dönüştü. Kuklaya dönmüş bedenlerimizi taşımakta zorlanıyoruz artık. En kötüsü iplerimizi de çeken yok. Bir o tarafa bir bu tarafa yabani ekinler gibi savruluyoruz. Gittikçe azalıyor toprağı tutan köklerimiz. Ucu bucağı olmayan ıssız mağaralar gibiyiz. Karanlık ve soğuk.
Önümüzde kaç sayılı gün kaldı, hoş bunu en iyi Allah bilir. Seni bilmem de benim yarınlardan umudum yok. Bende yarınlar, derin bir ormana benzer Kamuran. Korkutur beni. Bu büyük ormanın içinden çıkasım gelir de çıkamam bir türlü. Ömür dediğin şurada burada iş güçle geçti. Çocuklarımı ne ara büyütüp de insan içine karıştırdım hiç anlamadım. Kocam da ahirete göçünce bak işte, evladımın yanına böyle sığınmak zorunda kaldım. Sığıntı olmak zor. Elini ayağını nereye koyacağını şaşırıyorsun. Çayını tazeliyim mi?
Bir solukta okudum... Hatta gece geç saatlerde başladığım için uyumam sorun oldu... Herkese tavsiye ederim. Yazarın dili çok akıcı ve farklı düşüncelere size yöneltebiliyor... Tek kelime ile muhteşem... Herke okusun