Orijinal konusu ile oldukça ilgimi çeken bir kitaptı. Ki cinayetleri çözmek için oluşturulan bağlam da gayet ilgi çekiciydi.
Lakin diline ısınamadım. Katilin peşine düşen Âlim Bey'in ağzından yazılmıştı kitabın çoğunluğu. Âlim Bey'i sempatik, halktan biri gibi çizme çabalarını ve bu yolda oluşturulan dilini sevemedim.
Ayrıca yazar, tüm karakterlerin ağzından kendi görüşlerini yazmış gibi hissettim sürekli. Ki bir psikiyatrist karaktere "Her suçlunun geçmişinde bir travma olması gerekmez bazen sadece istediği için yapar." dedirtmesi bu konudaki düşüncelerimi daha da arttırdı. Bu benim için oldukça rahatsız ediciydi.
Olayın çözülüşü, katile dair gelişmeler ise başka bir hayal kırıklığıydı. Son ana kadar bizi katile götürecek, okuyucuya "Acaba?" dedirtecek hiçbir ipucu yoktu, ne bir şüpheli ne başka bir şey! Son anda kim olduğunu, nereden çıktığını bilmediğimiz bir insan apar topar katil ilan edildi. Neden yaptı, psikolojisi neydi gibi sorulara ise maalesef istediğim cevapları alamadım. Çok cani bir katil olması onu sanki kurgu için önemsiz hale getirmiş gibi hissettim ve bunu hiç sevmedim. Bu açıdan oldukça zayıftı.
Maalesef benim için hayal kırıklığı oldu. Böyle güzel bir konuda, yerli bir bağlamda çok güzel şeyler vaad ediyordu halbuki. Sanırım bu kadar vaatte bulunuyor olması idi asıl sorun zira kitabı okurken de yazarın sürekli "Türk polisiyesi yazıyorum." tavrında olduğunu hissettim. Keşke sadece kendisi gibi yazsa ve karakterlere kendi alanlarını verseydi.