Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gece Hayatı, Gecenin Dili, Uyku ve Rüyalar

Gece

Al Alvarez

En Eski Gece Sözleri ve Alıntıları

En Eski Gece sözleri ve alıntılarını, en eski Gece kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
- " (…) Tabiat bilimi İ. Ö. 500 senesi civarında, rüyâların reddiyle doğdu. Efesli Herakleitos iki cümleden oluşan ilmî bir manifesto yayınladı. "Uyanıkken söz ve davranışlarımız, uyurkenki söz ve davranışlarımızdan farklı olmalıdır." ve "İnsanlar uyanıkken yalnızca tek bir dünyayı paylaşırlar. Ama uyudukları zaman her birinin kendi hususî dünyası olur..."
Sayfa 155 - Ayrıntı Yayınları
Rüya tam bir dramadır. İnsan rüyasında daimi iki arada bir derededir. Daha açık söylemek gerekirse, bence rüya bilinçli bir düşüncedir, imgelerle ifade edilen bu düşünce uyanıkken ki düşüncelerimizden daha bilinçlidir, ama aynı zamanda da gerçekten ziyade bir dramaya benzer.
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Önsöz
Bu kitapta gecenin birçok yüzünü okuyacaksınız: Etıafımızdaki ve içimizdeki, harfi ve mecazi geceyi, ayın karanlığını ve ruhun karanlık gecesini. Güneş batıp da insanoğlunun kendi yaktığı ışıklar devreye girdikten sonra yaşadığımız dünyayı, arkasından daldığımız uyku alemini okuyacaksınız. Uyku araştırmalarını ve düş görmenin fizyolojisini, rüyaların yorumunu, uyanık dünyalarımıza ve eserlerimize nasıl yansıdıklarını okuyacaksınız. Gecelerimize nöbetleşe bekçilik ederek gece hayatını mümkün kılan insanları okuyacaksınız. Bir de geceyi. nasıl aydınlattığımızı, gecenin önümüze serdiği tehlikelerle nasıl başa çıktığımızı, hiçbir şeyi göremediğimiz gecenin boş ve zifiri karanlığını kafamızda hangi görünür yaratıklarla doldurduğumuzu ve nihayet geceyi nasıl yok saydığımızı okuyacaksınız.
Sayfa 11 - AYRINTI YAYINLARI - 2001 Birinci Basım
giriş
İnsanIarı güpegündüz korkutmaya çalışmazsınız. IGeceyi] beklersiniz. Çünkü gece karanlığında insanlar içlerine çekilirler, dış dünyadan koparlar ve bu durumda hakim olan şey hayal ve kuruntulardır.
Sayfa 20 - AYRINTI YAYINLARI - 2001 Birinci Basım
İ. Ö. altıncı ve beşinci yuzyıllara kadar görme melekesi ile bilme özelliği tek bir Yunanca kelime ile ifade edilmekteydi: Theoren. Bu kelime hem "görmek" hem de "bilmek" anlamına geliyordu. Yani bilgi, görülenlerin kaydedilmesiydi. Bu durumda cehalet, görülemeyen varlıklar hakkındaki bilgisizlik oluyor. Karanlık ise cehaletle eşit hale geliyor. Ve karanlık, insanları dehşet ve endişeye karşı koruyabilecek tek araç görünür nesnelere dair bilgiymişçesine, bir korku kaynağına dönüşüyor.* * James Hamilİon-Paterson, Seven-Tenths, Londra, 1992, s. 174
Sayfa 23 - AYRINTI YAYINLARI - 2001 Birinci Basım
Gördüğünüz şey bildiğiniz şeydir. Göremeyip de sadece duyabildiğiniz, hissedebildiğiniz ya da kokusunu alabildiğiniz şey ise korkulacak bir şeydir, çünkü biçimsizdir. Ve işte böyle bir durumda gecelere tahammül edebilmeniz için önünüzde sadece iki yol vardır: Ya icat edeceğiniz araçlarla gecelerinizi aydınlatacak ya da uyuyarak duyularınızı dış dünyaya kapatacaksınız.
Sayfa 24 - AYRINTI YAYINLARI - 2001 Birinci Basım
Reklam
Elektrikten önce yapay aydınlatma pahalı bir işti ve gece karanlığında uyanık kalmak, sadece çalışmak zorunda olmayan zengin sınıflara mahsus bir lükstü. yoksul insanlar hayatlarının akışını gün ışığına göre düzenliyorlardı: "işinde gücünde olanlar günler uzunken hiç mum yakmıyorlar", diye yazıyordu Gilbert White 1789'da yazdığı Selborne'nin Doğal Tarihi'nde (The Natural History of Selborne), "çünkü gün ışıyınca kalkıp gün batınca yatıyorlar''. Ayrıca yoksullar pahalı balmumu ürünler kullanamıyor, mecburen pis kokular yayan ve gözleri bozan donyağı mumlar yakıyorlardı. (Donyağı mumların balmumu mumlara göre bir avantajları da yenilebilir olmalarıydı.
Sayfa 29 - AYRINTI YAYINLARI - 2001 Birinci Basım
Herkesin ulaşabileceği demokratik bir seçenek olarak, sıradan insanların neredeyse sıradan işlerine gidip geldiği bir zaman dilimi olarak gece hayatı görece modern bir icat. Şunun şurasında iki yüz yıldan daha az bir süre öncesine dek, geceler hala dehşetin, meşum manzaraların ve şiddetin hakim olduğu saatler demekti. suçluların, cinlerin ve bütün öteki karanlık güçlerin cirit attığı bir yasak bölgeydi. Yasalara saygılı vatandaşların kapılarını sürgüleyerek ocak başına toplanıp, yataklarına gidene dek tek bir mumla idare ettikleri karanlık vakitlerin adıydı geceler.
Sayfa 31 - AYRINTI YAYINLARI - 2001 Birinci Basım
Gece, daima bir korku zamanı olmuştur. Saldırganlar karanlığın örtüsü altında görünmeden dolaşırlar ve uykuda geçen zaman, insan dahil bütün hayvanların düşmanları karşısında en savunmasız olduğu zamandır. Savunmasız olduk]arı bir başka şey de rüyalardır, gizli korku ve arzuların derinlerden yüzeye sürüklendiği, başka bir dünyadan gelme ziyaretçiler. Bill Brandt, 'Nightwalk' (Gece Yürüyüşü) 1941
Sayfa 39 - AYRINTI YAYINLARI - 2001 Birinci Basım
Deha bir tür deliliktir. Ama delilik deha değildir. Geoffrey Wagner
Reklam
Ardından gökyüzü yavaş yavaş aydınlandı ve dolunay bü­tün haşmetiyle, uzaktaki tepeleri soğuk bir maviye boyayıp vadiyi bir karanlık gölüne çevirerek doğdu.
Yaradılıştan evvel yalnızca ezeli kaos vardı; Biçimsiz, boş ve ka­ranlık. Tanrı bu ilk emriyle ışığı yaratırken aynı zamanda kendi kendisini de yaratıyordu çünkü ışık, kaosu düzene, kafa karışıklığı ve cehaleti ise bilgiye dönüştürüyordu. Tanrının karanlığı fethet­mesi, kendi eşsiz ve mutlak kudretini kanıtlamasından başka bir de kendi kendisini tanımlaması demekti.
Gördüğünüz şey bildiğiniz şeydir. Göremeyip de sadece duyabildi­ğiniz, hissedebildiğiniz ya da kokusunu alabildiğiniz şey ise korku­lacak bir şeydir, çünkü biçimsizdir. Ve işte böyle bir durumda gece­lere tahammül edebilmeniz için önünüzde sadece iki yol vardır; Ya icat edeceğiniz araçlarla gecelerinizi aydınlatacak ya da uyuyarak duyularınızı dış dünyaya kapatacaksınız.
Tanrılar hiç kuşkusuz şunu görüyorlardı; Ateş, en sonunda ken­dilerinin pabucunu dama atacak olan bir sürecin ilk halkasıydı. İn­sanlığın yolunu açan büyük bir olanak, pratik bilimlerin kaynağı ve de toplumsal hayatın temeliydi.
On yedinci yüzyılda ışık şenlikleri barok saray kültürünün bir parçası haline geldi. Şenlikler karanlık bastırınca başlıyor ve ta gün ağarana dek sürüyordu. Esnaf ve zanaatkarlann uyanıp işlerinin yo­lunu tuttuğu bir vakitte saraylılar evlerine henüz dağılıyorlardı ve bu da saraylılara ayrı bir zevk veriyordu. Yapay ışık gibi lüks bir şeye para harcamak sıradan insanlar için olacak iş değildi. Gece ha­yatı toplumsal ayrıcalık işaretiydi.
169 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.