Hakiki felsefe soyut bir alıştırma değildir. En başından beri, ta Platon’dan beri dünyanın adaletsizliğine karşı koymuştur. Dünyanın ve insan yaşamının sefaletine karşı diklenmiştir.
Bu dünya bu özgürlüğün bahislerini tek tipleştirdiği ve ticaretleştirdiği için, sunduğu özgürlük de,metaların dolaşım ağı içinde tuttuğu yerin tutsağı olmuş bir özgürlüktür.
Kendi zamanın efendisi olmak, en başından beri mutluluğun bir koşulu değil midir ? Efendilerin, hükmedilen kitlelere daima yasak ettiği şey bu değil midir ? Komünizmin , tam da heterojen bir zamanın şiddetli yükü olduğu için insanlığı kurtarmayı önerdiği ücretli çalışma, her zaman mutsuzluk getiren bir koşul olarak temsil edilmemiş midir? İşçi isyanları hiç sekmeden hep iş saat cetveli tutanları , denetmenleri , çalışma ritmini mesele etmemiş midir? Her gerçek mutluluk zamanının özgürleşmesini gerektirir.
Kendi zamanının efendisi olmak, en başından beri mutluluğun bir koşulu değil midir? Efendilerin, hükmedilen kitlelere daima yasak ettiği şey bu değil midir?