Bunu nasıl telaffuz edeceğimle ilgili bir fikrim yoktu. Ama dünyada pek az insanın, o da varsa, bunu bildiğini anlamıştım. Bunu söyleyiş biçiminden anlaşılıyordu, sesi boğuk ve doğaldı. Kişisel bir şeyi paylaşıyordu ve benimle paylaşmayı seçmişti. Nedenini bilmiyordum ama bu gerçeği bağrıma basmak, yakınımda tutmak istedim.
“Yunanca’da ne demek, biliyor musun? ‘Zeus’un hediyesi,”’ diye devam etti