Düşersiniz bayım, düşersiniz, elbet düşersiniz. Sizin o geniş koltuğa yerleştirdiğiniz poponuz ne denli büyük olursa olsun, doğa yasalarına, toplum yasalarına karşı koyacak güçte değildir. Düşersiniz Sayın Bay! Hem de düşeceksiniz! Hiç olmazsa neden düşeceğinizi, düşünce de neden düştüğünüzü anlamış olsaydınız... Sizden öncekiler de patır patır düştüler, ama ne yazık ki neden düştüklerini bitürlü anlayamadılar. Siz de onlar gibi düşüvereceksiniz. Yuvarlanarak düşeceksiniz!
Size bişey söyleyeyim mi; bir kraldan af dilemek de insanın ağırına gidiyor. Af dileyip yiğitliği krala bırakacağıma, yatalım, çekelim de, yiğitlik olsun bize kalsın dedik. Başka bişeyimiz kalmadı, yiğitliğimiz kalsın.
- Harp başka. Harpte adam öldürenler haklı.
- Yapma be abi... İki taraf birbirine girmiş, adam öldürüyor. Hadi bir taraf haklı, iki taraf da mı haklı? Kim hesap soruyor?
Dans edenlerin arasına katılmıştık. Ama biz pistte değildik. Bulutlara dayanmış bir merdivenin basamaklarını vals yaparak göklere çıkıyorduk. Elim elinizde ve göğsünüz...