Sevmesini de gitmesini de bilenler için: Git Kendini Çok Sevdirmeden. Nostalji, aşk kırıklıkları, evlilik, birbirini sonradan anlamanın hüznü ve acılara rağmen hayata tutunma çabaları... Tuna Kiremitçi'nin ilk romanı, bir kazada oğlunu yitirdikten sonra annesinin Eskişehir'deki evine sığınan Arda Akad'ın öyküsünü anlatıyor. Arda'nın ana ocağında genç kızlık yıllarına geri dönüşü ve ilk aşk öyküsünün kahramanı olan erkeğin yirmi üç yıl sonra yeniden ortaya çıkışı...
Sevmek ve gitmek üzerine, "ince düşünülmüş" bir roman. (Arka kapaktan)
Kırklı yaşlarda Arda adlı bir kadının küçük oğlunu kazada kaybettikten sonraki bunalımıyla annesine, geçmişine sığınması. Nostaljik duyumlar arasında 17 yaşına geri dönüşü, erkek kardeşinin sevgilisi ve kendisinin de arkadaşı ile yaşadığı ilişki üzerinden aşkı sorgulaması. Kitabın adıysa, Arda'nın sevdiği şarkı.
Yazarın şair olması dolayısıyla araya katılan şiirler ve biraz sanat açıklamaları, eserin bilinen roman kalıplarında kotarmaya yetmiyor doğrusu. Eksik kalan mekan (İstanbul ve Eskişehir) ve karakter betimlemeleri ise, geri dönüşlü (flashback) kurguyu tamamlamaktan uzak. Geriye yazarın dili kalıyor ki; senaryo ve metin yazarlığı da yapabilmesinin artılarını bir çok söz diziminde hissediyorsunuz.
Akıcı ve dişil (Anlatıcı Arda) dil, kısa kitabı daha da hızlı okutuyor belki ancak bu ilk romanı da gösteriyor ki, düz metinlere biraz daha çalışılması gerekir: Bu türden hoşlananlar 19yy klasiklerini (Bronte gibi) okuyabilirler pekala, nitelikli edebiyat adına.