Tagore bu kitabı eşini ve iki çocuğunu kaybettiği bir dönemde yazmış. Bunu öğrendiğim de 47 sayfalık bu kitabı okuma isteği uyandı içim de.
Yazdığı dönemi bilmeseydim bende bu hisleri uyandırırmıydı bilemiyorum lakin her bir satırdan etkilendim.
Yaşananlara olan sitemini,hasretini,keşkelerini serpiştirmiş kitaba. O kadar güzel ve samimi yazmış ki ruhunuza işliyor. O an hissettiklerini hissediyor ve derin bir "ah" çekiyorsunuz. Hakikat dolu alıntıları okudukça insan kendini sorgulamaktan alamıyor.
Tanrıya bu denli içten bir yakarış , bunca acının içinde böylesine bir tevekkül,etkilenmemek ne mümkün...
Tagore kitabı bengal dilinde yazmış ve kendisi ingilizceye çevirerek tüm dünyanın bu eseri farketmesini sağlamıştır. Nobel Edebiyat ödülü almış olan bu eseri eski Başbakanımız Bülent Ecevit çevirmiştir.
Kitaplar hiç tanımadığımız insanların dünyalarına bir kapı aralıyor. Hayatlarını izliyor,dinliyor,en mahrem anlarına bile şahit oluyoruz. Tagore'nin bizler için ardına kadar açık bıraktığı bu kapıdan girin insanlar.
Giyanjali İlahiler'i mutlaka okuyun ve okutun.
"Işık,ah nerede ışık ? Onu arzunun tutuşan ateşiyle yak. Gök gürülder ve rüzgar boşlukta uğuldayarak eser. Gece kara taş gibi siyah. Saatler karanlıkta geçmesin. Aşk lambasını kendi hayatınla yak !"