“Annem eğer ölürse, bu sadece daha fazla çabalamak istemeyeceği içindi, usandığı için. Yaşamak için ödediği bedel, ölmekten daha ağır olmaya başladığı için.”
Annem eğer ölürse, bu sadece daha fazla çabalamak istemeyeceği içindi, usandığı için. Yaşamak için ödediği bedel, ölmekten daha ağır olmaya başladığı için.
" Yıkarken lavabonun dibine hafifçe çarpan tabak ve bardakların çıkardığı tok ve boğuk ses içimi huzurla kapladı. Keza ellerimi saran ısı ve durulamak için kaldırdığım porselenlerin üzerinden kayıp giden köpükler de."
Sayfa 29 - MonoKL , Birinci Basım -2021Kitabı okudu
"Buna ulaşabilmek için Tanrı'ya mutlak bir güven ve mutlak bir bağlılık göstermek gerekiyordu. Kırdaki zambağın ve gökteki kuşun sahip olduğu şey buydu. Onu ertesi günün sabahında hangi kötülük beklerse beklesin, en büyük keder ânında bile kuş, neşeyle dolup taşabiliyordu. Keder ve bir sonraki gün onu ilgilendirmiyordu. Tüm bunların yükünü Tanrı'ya havale etmişti.
Rüzgâr ona boyun eğdirdiğinde bile ot gibi itaatkâr olabilmek, diye düşündüm ve yukarı baktım..."
Kuş ânı yaşıyordu, bu yüzden atmacanın yavrularını alıp götürdüğü aynı yere son dört senedir tekrar tekrar yuva yapabiliyordu. Onun için geçmiş ya da gelecek yoktu, yalnızca bir zaman sonra doğacak olan yavruları ve yuvası vardı. Atmacanın gelip onları kapması o anda var olan bir gerçek değildi onun için, bu yüzden bunu düşünüp ona göre yaşamıyordu.
Kuşun başına gelen şeyler onun kontrolünde değildi, bu nedenle onu ilgilendirmiyordu.
Bizim için de böyle düşünmek mümkün müydü?
Başımıza gelen şeylerin bizi ilgilendirmediğini?