Kendi anılarını hikaye tarzında kaleme almış Stefan Zweig. İlk hikayede (anı mı deseydim acaba🤔) kapıldığım hüzün diğer iki hikayede de devam etti. Sosyal yoksulluk içinde kıvranan insanların, hayatta kalmak için, en değerli eşyalarını yok pahasına satmaları; aşık olmaları ve ellerinden kayıp giden platonik aşkların acısıyla intihar etmeleri; parası olmayıp okuma zenginliğine sahip ihtiyarın yok yere iki yıl hapis yatması ve sonunda içler acısı ölümü...
Kendisi de eşiyle intihar eden bir yazardan ölüm kokan anıların olduğu bir eser bırakması doğal karşılanmalı. Bu kitabı okudum, üzüldüm, düşündüm ve okumanın acıyı da barındırdığını bir kez daha gördüm.