Birinci kısımın sonlarında başlayan hikayenin dallanıp budaklanması, bu kısımda çok baş döndürücü bir hal alıyor. Olay örgüsünü takip etmekte güçlük çekebiliyor insan. Dört günde okudum ancak gerçekten bir günde bitirseydim keşke dedim. Çünkü insan meraktan, heycandan ve yazarın adeta yaşamanızı telkin ettiği duygulardan ayrılmak istemiyor. Son elli sayfaya geldiğinde, artık hikayeyi nasıl bitirecek, bir sonraki kitabamı kalacak diye düşünmeden de edemedim. Çünkü oraya kadar kitabı okumadım da yaşadım sanki. Sadece sonu çok hızlı bağlandı hissine kapıldım. Ancak bukadarını normal karşılıyorum çünkü zaman olgusu içerisinde mantıklı olanda buydu sanki. Kesinlikle okunması gerek.