7.7/10
60 Kişi
343
Okunma
89
Beğeni
10,4bin
Görüntülenme
Bir adam hileyle kuşun birini tuzağa düşürerek yakaladı. Kuş dile geldi, yalvardı: "Ey ulu insan, sen koyunları, öküzleri yedin, birçok deveyi kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın, benimle mi doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt vereceğim. Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur." "Birincisini, elindeyken vereyim, eğer beğenirsen beni bırakırsın. İkincisini şu dama konarken, üçüncüsünü de şu ulu ağaçta söylerim." dedi. Adam kuşu sıkı sıkıya turarak: "Haydi söyle bakalım, eğer beğenirsem seni bırakırım." dedi. Kuşçağız ilk öğüdü söyledi: "Olmayacak sözü kim söylerse söylesin, inanma." dedi. Adam öğüdü beğenerek kuşu bıraktı. Kuş uçarak adamın saçağına kondu. İkinci öğüdünü söyledi: "Geçmiş gitmiş şeylere, kaçmış fırsatlara ah vah etme." dedi. Sonra biraz geriye çekilerek orada bulunan ulu ağaca kondu: "Benim karnımda on bir dirhem ağırlığında paha biçilmez bir inci vardı. Eğer beni kaçırmasaydın o şimdi senin olacaktı." dedi. Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye, saçını başını yolmaya başladı. Bunu gören kuş seslendi: "Ben sana geçmiş gitmiş fırsatlar için ah vah edip üzülme demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın, neden üzülüp duruyorsun? Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca sana olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim bütün ağırlığım üç dirhem, karnımda nasıl on bir dirhem ağırlığında inci bulunabilir?" Bunun üzerine adam kendi kendine: "Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi şimdi de üçüncü öğüdünü söyle bakalım." dedi. Kuş: "Allah için o iki öğüdü güzelce tutun da benden üçüncüsünü mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak toprağa tohum atmak gibidir. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı, yama tutmaz." diyerek uçup gitti. (Tanıtım Bülteninden)
224 sayfa · İlk Yayın Tarihi: Ekim 2005
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

158 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Ahhh Mevlana!.... Beşeri aşkları utandıran ilahi aşka kavuşmada ön safta duran aşkı güzelleştiren Mevlana.
Mevlana Gül Bahçesi
Mevlana Gül BahçesiMevlana Celaleddin-i Rumi · Arkhe Yayınları · 2005343 okunma
158 syf.
10/10 puan verdi
Tasavvuf hikayelerinden oluşan Mevlana'nın kaleminden çıkmış bir birinden güzel hikayeler ve öğütlerin olduğu güzel bir eser. Sanki minyatür bir mesnevi gibi. Okuyanın asla sıkılmayacağı bir birinden güzel hikayeler..
Mevlana Gül Bahçesi
Mevlana Gül BahçesiMevlana Celaleddin-i Rumi · Arkhe Yayınları · 2005343 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Bir adam hileyle kuşun birini tuzağa düşürerek yakaladı. Kuş dile geldi, yalvardı: "Ey ulu insan, sen koyunları, öküzleri yedin, birçok deveyi kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın, benimle mi doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt vereceğim. Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur."
Gül Bahçesi
Gül BahçesiMevlana Celaleddin-i Rumi · Neden Kitap · 2012343 okunma
221 syf.
·
Puan vermedi
Bu masal kitabi mi öykü kitabı mi? Birer sayfalık max 2-3 sayfalık,güya ders çıkarmalık bir kitap. 31 yaşındayım. Bana hitap etmedi. Belki yaşı daha küçükler beğenebilir.
Mevlana Gül Bahçesi
Mevlana Gül BahçesiMevlana Celaleddin-i Rumi · Erasmus Yayınları · 2018343 okunma
Mevlana Gül Bahçesi
224 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Hikaye tarzı kitaplar insanların duygu ve düşüncelerini yansıtmada büyük bir etkiye sahip. Bu kitapta da ders verici nitelikte düşünmeye fırsat tanıyan çok anlamlı dini hikayeler yer alıyor. Dürüstlük, aklını doğru şeyi yapmada kullanma, hoşgörülü olma, cömertlik, adil olma, iyi huylu olma gibi değerleri içeriğinde barındırıyor. İçeriğindeki hikayelerin çoğu çok kısa. Akıcı, elinize aldığınız gibi okuyup bitirebilirsiniz.
Mevlana Gül Bahçesi
Mevlana Gül BahçesiMevlana Celaleddin-i Rumi · Arkhe Yayınları · 2005343 okunma
158 syf.
·
Puan vermedi
Üniversitelerde Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri için; Eski Türk Edebiyatı dersi (Tasavvuf Edebiyatı) vb. konularda yardımcı bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Tasavvuf ve "vahdet-i vücûd" kavramları ezberlemeden basit ve sade bir dille öğrenilebilir. :)
Mevlana Gül Bahçesi
Mevlana Gül BahçesiMevlana Celaleddin-i Rumi · Arkhe Yayınları · 2005343 okunma
158 syf.
5/10 puan verdi
#mevlana #gülbahçesi adli #kitap ; 160 sayfalik kucuk ve ince bir eser, icinde 80 adet minik hikaylerden olusuyor. Bir cirpida okunan, #tasavvuf hikayeleri. O kadar guzel, o kadar kisa ve o kadar anlamlilar ki; Boyle gunun farkli anlarinda birer birer okusaniz 5-6 hikaye okumus olursunuz. Benim gibi yapip bi kerede bitsin diyorsaniz; 2-3 saatte bitiyor. Ama akliniz hikayelerde kaliyor. Dönüp dönüp farkli zamanlarda kendini okutacak bir eser. Oyle buram buram dini ders veren degil, ufak ufak hissettirmeden taddiran ve o tadi damaginizda birakan bir eser. Yani öyle ben tasavvuf sevmiyorum diyip uzaklasilacak bir eser degil.. ama cok sevenlerede hafif gelebilecek bir eser sayilabilir buna bagli olarak.
Mevlana Gül Bahçesi
Mevlana Gül BahçesiMevlana Celaleddin-i Rumi · Arkhe Yayınları · 2005343 okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İçinde barındırdığı küçük hikayelere gizli o kadar öğüt var ki, okuyanın tekrar dönüp bi daha bakası geliyor. Dünya ve ahiret hayatı üzerine verilen kıssaslar herkes için örnek alınması gereken noktalara değiniyor.
Gülistan
GülistanMevlana Celaleddin-i Rumi · Turna Yayınları · 2013343 okunma
1/10 puan verdi
Okumayı kitabın yarısında bıraktım. Bitirebilirdim de fakat gerek duymadım. Sabrım bu kadarına yetebildi. Kitaba para verip almadığım için ise kendimle içten içe gurur duymadım desem yalan olur.
Gülistan
GülistanMevlana Celaleddin-i Rumi · Turna Yayınları · 2013343 okunma

Yazar Hakkında

Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i RumiYazar · 122 kitap
Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında 'Bilginlerin Sultânı' ünvanını almış olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahâeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'I-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı. Sultânü'I-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış mutasavvıf Feridüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Feridüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır. Sultânü'I Ulemâ Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kufe yolu ile Kâ'be'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Musâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler. 1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'/-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi. Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti'nin egemenliği altında idi. Konya'da bu devletin baş şehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubâd idi. Alâeddin Keykubâd Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi. Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alâeddin kendilerini muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi seçildi. Halen müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'ndaki bugünkü yerine defnolundu. Sultânü'I-Ulemâ ölünce, talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu. Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizi ile karşılaştı. Mevlâna Şems'de 'mutlak kemâlin varlığını' cemalinde de 'Tanrı nurlarını' görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizi'nin yerini doldurmaya çalıştılar.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.