Çok güzel, etkileyici ve düşündürücü bir kitap okudum. Uzun zamandır böyle çarpıcı bir kitaba hasret kalmadım değil. Bu kadar çarpıcı bir kitap olur da sinamaya uyarlanmaz mı? Haliyle uyarlanmış ve adını kitabından çok Yeşilçam filmlerinde gördüğümüz bu Gülyabani bir Anadolu-Türk efsanesi, günümüzde artık inanılmasada eskiden bir hayli inanılan bu varlık insanların inançlarına köklü şekilde yer edinmişti.
Muhsine hanım geçinmek zorunda olduğu için "perili" olduğu iddia edilen bir köşkte işe başlamasıyla kendini garip bir o kadar ürkütücü bir ortamda bulur ve olayların ardı arkası kesilmez. Dışarıda daha önce böyle bir tehditle karşılaşmayan Muhsine hanım bu köşkte halkın ve kendisinin inancı olan; perilerin, cinlerin ve Gulyabaninin ortasında bulur.
Kitabın değindiği en çarpıcı noktalardan biri insanların batıl inançlarının insanların psikolojilerini, hayatlarını ve eylemlerini ne denli bir ciddiyetle etkilediğini vurguluyor. Korku ve batıl inanç bir araya geldiğinde felaket olur, insanları zehirler, gerçeklikten uzaklaştırıp türlü gerçeklikler kurdurmaya zorlar. İşte burada bunu okuyoruz. İyi okumalar dilerim. Kitapla kalın.